Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. [Bakara Suresi, 117]
Allah sonsuz güç ve akıl sahibidir. Zamanın, mekânın ve sebeplerin yaratıcısıdır; zamandan, mekândan ve sebeplerden münezzehtir. Yaratmasının aşamalı ya da aniden olması elbette O'nun takdirindedir. Bizler yaratışının nasıl gerçekleştiğini O'nun mesajı olan Kur'an'dan ve tüm evrende sergilediği bilimsel kanıtlardan anlayabiliriz. Ancak her iki kaynakta da 'evrimle yaratma' olgusuna dair hiçbir işaret yoktur. Kur'an'daki "Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz? Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır yaratmıştır." (Nuh Suresi, 13-14) ayetinde geçen "tavır tavır" kelimesini evrimsel yaratılışı savunanlar, "evrim merhalelerinden geçirerek" şeklinde çevirirler. Oysa ayetteki "etvaren" kelimesinin "evrim merhaleleri" şeklinde çevrilmesi bu kimselerin kişisel yorumlarıdır ve İslam alimleri tarafından da kabul görmez. Başta Elmalılı olmak üzere birçok alim, bu ayette geçen aşamaların, insanın sperm olarak ulaştığı anne rahminde, önce embriyo, ardından bir et parçası, sonra kemik ve et halinde gelişip, sonunda da bir insan olarak dünyaya gelişini ifade ettiğini söyler.
[http://www.kuranikerim.com/telmalili/nuh.htm]
Ayrıca bazı yorumcular, Kur'an ayetlerindeki "canlıların sudan yaratılması" ifadelerinin evrime işaret ettiğini iddia ederler. Bu ayetlerde canlılığın temel malzemesinin su olduğu haber verilir. Bu gerçeği modern biyoloji de ortaya koymuştur. Ancak bunun da evrimle uzaktan yakından alakası yoktur.
Kur'an insana, canlılığa, evrene ve yaratılışlarına dair pek çok ayet içerir. Bu ayetlerin hiçbirinde canlıların birbirlerinden türeyerek oluştuğuna işaret eden bir bilgi bulunmaz. Tam aksine canlılığın ve evrenin Allah'ın "Ol!" emriyle yoktan var edildiği haber verilir.
Bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular da bu olgunun söz konusu olmadığını kanıtlar.Yapılan kazılar sonucu elde edilen fosiller ve fosil kayıtları, farklı canlı türlerinin birbirlerinden bağımsız olarak, özgün yapılarıyla ve aniden ortaya çıktıklarını gösterir. Yaratılış, her canlı grubu için ayrı ayrı gerçekleşmiştir.
İddia edildiği gibi "evrim süreciyle yaratılış" var olsaydı, bunun kanıtlarının mutlaka bulunması gerekirdi. Allah, her şeyi, bir düzene göre kanunlar ve sebep sonuç ilişkisi içerisinde yaratmıştır. Kur'an'da, gemileri yüzdürenin, kuşları gökyüzünde tutanın Allah olduğu haber verilir. Ancak insanın aklının ihtiyarının kalkmaması için Allah belli kanunları da yaratmıştır. Gemilerin suda batmamasını suyun kaldırma kuvvetiyle, kuşların havada kalmasını da aerodinamik kanunlarla açıklarız.
O halde aşamalı bir evrim sürecini açıklayabilmek için de bazı kanunlar ve genetik bilginin gelişmesini sağlayan bazı sistemler olmalıdır. Fosil kayıtlarının yanı sıra, laboratuvar çalışmalarında da bir canlı türünün diğer bir canlı türüne dönüşebileceğinin kanıtları bulunmalıdır. Deneyler sonucunda, canlıya yarar sağlayan enzim ve hormon gibi moleküllerin üretilmesini sağlayacak genetik bilginin, o canlının genetik yapısına eklenmesi mümkün olabilmelidir. [http://www.evrimteorisi.info/]
Yine laboratuvar çalışmalarında mutasyondan yarar gören canlılara rastlanmalıdır. Dahası bu mutasyonların sonraki nesillere aktarılıp, o türe yeni bir özellik kazandırdığı görülebilmelidir.
Ayrıca -ki en önemlisi diyebiliriz- geçmişte yaşamış ve ara geçiş formu denebilecek canlıların milyarlarca fosili bulunmalıdır. Hatta bugün bile, evrildiği canlının özelliklerinin bir kısmını taşıyan, oluşumlarını tamamlamamış çok fazla sayıda ara geçiş canlıları görülmelidir.
Bu saydıklarımın hiçbiri gerçekleşmemiştir. Bir türün mutasyon gibi değişikliklerle diğer bir türe dönüştüğünü gösteren tek bir kanıt yoktur. Bilimsel tüm bulgular, canlı türlerinin ataları olmadan ve aniden ortaya çıktıklarını gösterir. Tüm bu gerçekler, hem canlılığın rastlantılar sonucu ortaya çıktığını ileri süren evrim teorisini, hem de Allah tarafından yaratılıp, ardından aşamalı bir evrim sürecinin gerçekleştiğini tamamen geçersiz kılar.
Allah canlıları, yalnızca bir "Ol!" buyruğuyla yaratmıştır. Canlıların yeryüzünde aniden ortaya çıktıklarını kanıtlayan çağdaş bilim de bu gerçeği destekler.
"Allah canlıları evrim yoluyla yaratmış olabilir" görüşü, gerçekte Darwinizm ile Yaratılış arasında bir "uzlaşma" arama çabasıdır. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Bu görüşte olan kişiler, Darwinizm'in ana mantığını ve hangi felsefe için savunulduğunu gözden kaçırmaktadırlar. Darwinizm, canlı türlerinin birbirine nasıl dönüştüğünün açıklaması değildir. Darwinizm, gerçekte, canlı türlerinin kökenini madde faktörüyle açıklayabilmek için verilen bir mücadeledir. Allah'ı ve yaratmasını inkâr edip, canlıların doğanın bir ürünü oldukları iddiasını 'bilim maskesi' altında insanlara kabul ettirme çabasıdır.
Allah’ın evrimle yarattığı iddiasında olanların Hz. Musa’nın asasının bir anda yılana dönüşmesini, Hz. İsa’nın üflediği çamurun uçan kuşa dönüşmesini, Hz. İbrahim’e insan suretinde gelen melekleri, cinleri, şeytanları, melekleri, cennet ve cehennemi evrimle açıklamaları mümkün değildir.
Evrim teorisi ile Allah inancı arasında hiçbir ortak nokta yoktur. Bir uzlaşma bulma adına, Darwinizm'in bilimsel bir teori olduğu iddiasını onaylamak, büyük bir yanılgıdır. Artık ortaya çıkmıştır ki Darwinizm, materyalizm ve ateizmin omurgasıdır ve ortak nokta bulma arayışı bu gerçeği asla değiştirmeyecektir.
Evrim teorisi yıllarca önemli görülmedi, hatta bazı Müslümanlarca bilim öğrenmenin insanı dinden çıkaracağına inanıldı. Evrimcilerin ileri sürdükleri iddialara Müslümanlar yıllar boyu "evrim yok, Allah yarattı" diyerek cevap verdiler. Çünkü evrimin iddialarını çökertecek bilgiye sahip değillerdi ve bu nedenle yaratılışın delillerini gösteremediler.
Bugün ise artık insanlar, evrimin dayanaksız, delilsiz ve putperest bir ‘din’ olduğu gerçeğini gördüler. Anti Darwinist propaganda -Allah'ın dilemesiyle-bunda çok önemli oldu. Ki bu bilimsel fikir mücadelesinin mimarı, evrim teorisinin büyük yalanlarını, bilime dayanarak değil bilime ‘rağmen’ ve yalnızca ideolojik amaçla savunulduğunu, Deccaliyetin en büyük aldatmacası olduğunu bilim yoluyla deşifre eden 80 dile çevrilmiş Harun Yahya külliyatıdır. Darwinizm ile bilimsel mücadele etmekten kaçınmak ya da ‘İslami evrim’ gibi hayali senaryolar üretmek yerine, Müslümanların bilgiyle donanmaları ve bu büyük fikir mücadelesine destek olmaları gereklidir.
YORUMLAR