Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, namaz sonrası Çamlıca Camii'ndeki cemaate seslendi:
"Hepiniz toptan, sımsıkı Allah'ın ipine sarılın. Eğer toptan, sımsıkı Allah'ın ipi Kur'an'a sarılırsak, bilesiniz ki hiçbir beşerî güç bizi birbirimize düşüremeyecektir. Ve birbirimizi Allah için seveceğiz, menfaat makam için değil. Birbirimizi Allah için sevdiğimiz sürece de bu millete, Allah'ın izniyle kimse herhangi bir şey yapamayacaktır. Hep dua edelim. Allah yar, yardımcımız olsun inşaAllah.”
Bakın, gün gün şahit olduğumuz olaylar Deccalî tuzakların büyüklüğünün ve fitnesinin boyutlarını gösteriyor. Ancak biz gaflet içinde, nefsânî tartışma ve çekişmelerle vakit öldürüyoruz. Birbirimize kin, nefret ve öfkeyle baktığımız, sevgiyi, şefkati esas almadığımız, bir ve birlik olmadığımız sürece güç kaybederiz, bilmiyor muyuz?
Bizi, birlik olmaktan engelleyen ve zorlayıcı gücü olmayan şeytana yenik mi düşeceğiz? Kur’an, birlik olmamamız halinde gücümüzün azalacağını, “Allah'a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider…” (Enfal Suresi, 46) ayetiyle haber verirken, Deccaliyetin küresel güçlerinin kıskacına mı gireceğiz?
Derin güçler, dünya coğrafyasını karmakarışık hale getirdiler. Bunu ülkeleri içten çökerterek yaptılar. Bayat provokasyonlarla ülkeyi karıştırdılar, toplumsal fay hatlarını harekete geçirdiler.
Bugün yine ateş çemberinin tam ortasındayız. Ülkemizi Ortadoğu'dan, Doğu Akdeniz’den, Balkanlar’dan, Karadeniz’den kuşatıyorlar. Görüyorlar ki Türkiye yeniden diriliyor; bu onları korkutuyor. Jeopolitik konumu, deneyimleri ve tüm halkıyla Türkiye, bulunduğu coğrafyaya aydınlık getirecek olan kardeşlik ruhunu inşa edebilecek tek ülke. Gücümüz olmazsa küresel/derin güçlerin projelerine karşı duramayız. Güçlü olmalıyız ki ateş sadece bize değil, coğrafyamıza da dokunamasın.
Emperyalistler sömüremediği hiçbir ülkeyi sevmez. Yönlendiremediği liderleri ise hiç sevmez. Dik duruyoruz; kimsenin hakkına göz dikmiyor, kendi hakkımızı hukuk çerçevesinde ve sömürü düzenine meydan okuyarak teminat altına alıyoruz. Bu yüzden, "Dostumuz kalmadı, Türkiye herkesle kavgalı" gibi söylemler akıl tutulmasıdır.
Ülkemiz provokatif/yalan haberlerin yaygınlaştırılması, sinsi plân ve tuzaklar kurulması sonucu birçok kez acı olaylar yaşadı. Sürekli bir fitne ortamı oluşturuldu, oluşturuluyor. Birçok insan fitneye dalıp, sosyal medya üzerinden birbirini kırma, hakaret etme, yıkıp-dökme peşinde. Burası demokratik bir ülke; beğenmediğimiz her şeye muhalif olabilir, her şeyi eleştirebilir, protesto edebiliriz ama öyle cümleler görüyoruz ki, “bunu düşman yapmaz” diyoruz. Muhalefet yıkıcı değil, yapıcı olmalı.
Yazar Mustafa Albayrak, "İç savaşta kazanan yoktur herkes kaybeder" başlıklı yazısında şu uyarılarda bulunuyor.
"Zannetmeyin ki hakiki rakibiniz geldiğinde sizi birbirinizden ayırır. O hepinize adil muamele yapar ve tümünüzü yok eder... Onlar sadece sizi kullanır, iç cepheyi bölmenize destek verir sevinirler."
Aramızda etnik köken, mezhep, görüş, uygulama hatta inanç anlamında çeşitli farklılıklar olabilir. Ama bunlar üzerinden etki ajanlığı yapan kesimlere prim vermeyelim. Bugün yine Türk-Kürt provokasyonları ile bizi birbirimize düşman etmeye yönelik oynanan oyunlara gelmeyelim.
Yazar Mustafa Güldağı’nın dikkat çektiği gibi, “Türk ve Kürt Müslümanları bir arada tutan İslam'ı çıkarıp kirli ideolojileri sokarak aralarını açmaya başladılar. Her iki tarafta da sosyopsikolojik operasyonlar yaparak birbirine düşman ediyorlar. Türk-Kürt birliğini bozmadan burada başarılı olamazlar. Bozmak için çalışıyorlar.”
Biz kardeş olmayı başaramazsak bizi bölüp-parçalayacaklar. Küresel şeytani düzen tuzaklarını kurmuş proje üstüne proje hazırlayıp en uygun zamanı beklerken, bizim mücadelemiz birbirimizle olmamalı. Sağduyulu olmazsak, birbirimize tahammül etmez, ortak paydada buluşmazsak refaha da ulaşamayız.
Akılcı olalım, pozitif olalım, akılcı ve pozitif bakalım. Kürt de bizim, Lâz da, Çerkes de, Türk de. Alevi de bizim, Sünnî de Şii de. Biz birlikte büyük Türkiye’yiz.
Kürtler bizim kardeşlerimiz. Onları şefkatle koruyup kollamak güzel ahlâkın bir gereği. Sorunumuz; Kürt milliyetçiliğini maşa olarak kullanan, özgürlük söylemleri yalnızca dilinde olan, komünist şiddet ve baskı devletini amaç edinmiş ve ülkeyi parçalayacak bir tuzağa sürüklemek isteyen terör örgütü olan PKK/YPG/PYD. Mücadelemiz ‘Komünist Kürdistan’ hayali kuran kalleşlerledir!
Kötülükleri örgütleyip düzenleyenler çıkarları gereği nasıl birlikte hareket ediyorlarsa, biz de birlik olalım. Yıllardır yaşanan acılar ve dökülen kanlar, birlik olmayıp parçalanmamızın getirdiği sonuçlardan biri. Terörün, kan ve gözyaşının durması, acıların ve fitnenin sona ermesi, kısacası ülkenin huzuru için birlik olmanın önemi çok açık. Mehmed Akif in dediği gibi yedi düvel de saldırsa, bu cephe sarsılmamıştır, sarsılmayacaktır!
İslam, bozgunculuğun her türlüsüne karşıdır ve henüz eyleme dahi geçmeden, düşünce aşamasında bozgunu engeller. Toplumda barış ve adaletin sağlanmasını emreder dinimiz ve insanları fitneden, kargaşa ve bozgunculuktan sakındırır. Aydınlık bir gelecek için, Kur’an ahlâkının özünde olan birlik ve kardeşlik ruhunun yaşatılması son derece önemli.
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)
"Hepiniz toptan, sımsıkı Allah'ın ipine sarılın. Eğer toptan, sımsıkı Allah'ın ipi Kur'an'a sarılırsak, bilesiniz ki hiçbir beşerî güç bizi birbirimize düşüremeyecektir. Ve birbirimizi Allah için seveceğiz, menfaat makam için değil. Birbirimizi Allah için sevdiğimiz sürece de bu millete, Allah'ın izniyle kimse herhangi bir şey yapamayacaktır. Hep dua edelim. Allah yar, yardımcımız olsun inşaAllah.”
Bakın, gün gün şahit olduğumuz olaylar Deccalî tuzakların büyüklüğünün ve fitnesinin boyutlarını gösteriyor. Ancak biz gaflet içinde, nefsânî tartışma ve çekişmelerle vakit öldürüyoruz. Birbirimize kin, nefret ve öfkeyle baktığımız, sevgiyi, şefkati esas almadığımız, bir ve birlik olmadığımız sürece güç kaybederiz, bilmiyor muyuz?
Bizi, birlik olmaktan engelleyen ve zorlayıcı gücü olmayan şeytana yenik mi düşeceğiz? Kur’an, birlik olmamamız halinde gücümüzün azalacağını, “Allah'a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider…” (Enfal Suresi, 46) ayetiyle haber verirken, Deccaliyetin küresel güçlerinin kıskacına mı gireceğiz?
Derin güçler, dünya coğrafyasını karmakarışık hale getirdiler. Bunu ülkeleri içten çökerterek yaptılar. Bayat provokasyonlarla ülkeyi karıştırdılar, toplumsal fay hatlarını harekete geçirdiler.
Bugün yine ateş çemberinin tam ortasındayız. Ülkemizi Ortadoğu'dan, Doğu Akdeniz’den, Balkanlar’dan, Karadeniz’den kuşatıyorlar. Görüyorlar ki Türkiye yeniden diriliyor; bu onları korkutuyor. Jeopolitik konumu, deneyimleri ve tüm halkıyla Türkiye, bulunduğu coğrafyaya aydınlık getirecek olan kardeşlik ruhunu inşa edebilecek tek ülke. Gücümüz olmazsa küresel/derin güçlerin projelerine karşı duramayız. Güçlü olmalıyız ki ateş sadece bize değil, coğrafyamıza da dokunamasın.
Emperyalistler sömüremediği hiçbir ülkeyi sevmez. Yönlendiremediği liderleri ise hiç sevmez. Dik duruyoruz; kimsenin hakkına göz dikmiyor, kendi hakkımızı hukuk çerçevesinde ve sömürü düzenine meydan okuyarak teminat altına alıyoruz. Bu yüzden, "Dostumuz kalmadı, Türkiye herkesle kavgalı" gibi söylemler akıl tutulmasıdır.
Ülkemiz provokatif/yalan haberlerin yaygınlaştırılması, sinsi plân ve tuzaklar kurulması sonucu birçok kez acı olaylar yaşadı. Sürekli bir fitne ortamı oluşturuldu, oluşturuluyor. Birçok insan fitneye dalıp, sosyal medya üzerinden birbirini kırma, hakaret etme, yıkıp-dökme peşinde. Burası demokratik bir ülke; beğenmediğimiz her şeye muhalif olabilir, her şeyi eleştirebilir, protesto edebiliriz ama öyle cümleler görüyoruz ki, “bunu düşman yapmaz” diyoruz. Muhalefet yıkıcı değil, yapıcı olmalı.
Yazar Mustafa Albayrak, "İç savaşta kazanan yoktur herkes kaybeder" başlıklı yazısında şu uyarılarda bulunuyor.
"Zannetmeyin ki hakiki rakibiniz geldiğinde sizi birbirinizden ayırır. O hepinize adil muamele yapar ve tümünüzü yok eder... Onlar sadece sizi kullanır, iç cepheyi bölmenize destek verir sevinirler."
Aramızda etnik köken, mezhep, görüş, uygulama hatta inanç anlamında çeşitli farklılıklar olabilir. Ama bunlar üzerinden etki ajanlığı yapan kesimlere prim vermeyelim. Bugün yine Türk-Kürt provokasyonları ile bizi birbirimize düşman etmeye yönelik oynanan oyunlara gelmeyelim.
Yazar Mustafa Güldağı’nın dikkat çektiği gibi, “Türk ve Kürt Müslümanları bir arada tutan İslam'ı çıkarıp kirli ideolojileri sokarak aralarını açmaya başladılar. Her iki tarafta da sosyopsikolojik operasyonlar yaparak birbirine düşman ediyorlar. Türk-Kürt birliğini bozmadan burada başarılı olamazlar. Bozmak için çalışıyorlar.”
Biz kardeş olmayı başaramazsak bizi bölüp-parçalayacaklar. Küresel şeytani düzen tuzaklarını kurmuş proje üstüne proje hazırlayıp en uygun zamanı beklerken, bizim mücadelemiz birbirimizle olmamalı. Sağduyulu olmazsak, birbirimize tahammül etmez, ortak paydada buluşmazsak refaha da ulaşamayız.
Akılcı olalım, pozitif olalım, akılcı ve pozitif bakalım. Kürt de bizim, Lâz da, Çerkes de, Türk de. Alevi de bizim, Sünnî de Şii de. Biz birlikte büyük Türkiye’yiz.
Kürtler bizim kardeşlerimiz. Onları şefkatle koruyup kollamak güzel ahlâkın bir gereği. Sorunumuz; Kürt milliyetçiliğini maşa olarak kullanan, özgürlük söylemleri yalnızca dilinde olan, komünist şiddet ve baskı devletini amaç edinmiş ve ülkeyi parçalayacak bir tuzağa sürüklemek isteyen terör örgütü olan PKK/YPG/PYD. Mücadelemiz ‘Komünist Kürdistan’ hayali kuran kalleşlerledir!
Kötülükleri örgütleyip düzenleyenler çıkarları gereği nasıl birlikte hareket ediyorlarsa, biz de birlik olalım. Yıllardır yaşanan acılar ve dökülen kanlar, birlik olmayıp parçalanmamızın getirdiği sonuçlardan biri. Terörün, kan ve gözyaşının durması, acıların ve fitnenin sona ermesi, kısacası ülkenin huzuru için birlik olmanın önemi çok açık. Mehmed Akif in dediği gibi yedi düvel de saldırsa, bu cephe sarsılmamıştır, sarsılmayacaktır!
İslam, bozgunculuğun her türlüsüne karşıdır ve henüz eyleme dahi geçmeden, düşünce aşamasında bozgunu engeller. Toplumda barış ve adaletin sağlanmasını emreder dinimiz ve insanları fitneden, kargaşa ve bozgunculuktan sakındırır. Aydınlık bir gelecek için, Kur’an ahlâkının özünde olan birlik ve kardeşlik ruhunun yaşatılması son derece önemli.
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)
YORUMLAR