ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Allah'ın İşaretleri

16 Eylül 2024 - 18:46 - Güncelleme: 16 Eylül 2024 - 18:51

Allah, insanların Kendisine yönelmeleri için çeşitli olaylar yaratır; böylece Kendisini hatırlatır. Sıkıntılar, zorluklar da hep bu hatırlatmalardandır.

Zorlu zamanlar, gaflet halimizi fark etmemiz için bize tanınan büyük fırsatlar. Çünkü bu sıkıntı anlarında aczimizi anlarız. Ardından vicdanımızın sesini dinlediğimizde ise, hatalarımızı görüp, düzeltmeye çalışırız.

Allah'ın üzerimizdeki merhametidir; zor zamanlarda nefsimizin sesini pek duyamayız. Geveze olan, bencil tutkularının doyurulmasını bekleyen nefsimiz değil, vicdanımızdır. Kendimizi böylece Allah'a daha yakın hisseder, daha gönülden O'na yöneliriz. İsabet eden musibeti Allah'tan başka üzerimizden kaldıracak güç yoktur. Bunun bilincinde olmak, bizi Allah'a daha yakın kılar. Ancak önemli olan, sıkıntı sona erdiğinde, gaflet içindeki yaşama geri dönmemektir.

Doğal felaketler bize aczimizi, hiçbir şeye güç yetiremediğimizi hatırlatır. Korku veren bu olaylar karşısında Allah'ın sonsuz gücünü ve ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını anlarız. Korkulması gerekenin yalnızca Allah olduğunu ve O'nun azabından emin olamayacağımızı kavrarız.

İnsan, Allah'tan uzak yaşıyor bile olsa felaket anında yaşadığı korku, şuurunu açar ve üzerindeki gaflet örtüsünü aralayarak, gerçekleri görmesine vesile olabilir.

Gafletten kurtulabilmek için mutlaka başımıza bir musibet gelmesini beklememeliyiz. Çevremizdeki insanların yaşadığı zorlu olaylar ya da bir başka yerde yaşanan doğal felaketler de uyarıcı olmalı. Bu uyarıları önemsemeli, aynı olayın bizim başımıza da gelebileceğini düşünmeliyiz.

Gazze’de ve bugün artık tüm Filistin toprağında İsrail’in kardeşlerimize uyguladığı her gün şiddetini artırarak devam eden soykırımı, çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapılmaksızın topyekûn bir halkın hunharca hedef alındığı tüm temel insanî haklarının kasten ve insafsızca engellendiği bu insanlık dışı katliamı işleyenlere ve destekleyenlere karşı durmak hepimizin üzerine insanî, ahlâkî, vicdanî ve dinî bir görevdir.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkemizin de içinde bulunduğu çevre başta olmak üzere dünyada yaşananlara dikkati çekerek ifade ettiği gibi; "Adeta bir ateş çemberinin ortasındayız… Kuzey Afrika'dan Güney Asya'ya dost ve kardeşlerimizin yaşadığı her yerde kalplerin ve gözlerin aradığı o beklenen biz olacağız. Filistinli kardeşlerimizin İsrail zulmünden kurtarılması, Gazze'de tüm dünyanın gözleri önünde işlenen katliamların durdurulması da bizim boynumuzun borcudur. Filistin topraklarının dört bir yanında çocukları, anneleri, masumları öldüren katillerin; mazlumların malını çalan hırsızların yakasından yapışmak bizim insani vazifemizdir. Bu ahlaksız, vicdansız, alçakça katliamı yapanları destekleyenlerin yüzlerine gördüğümüz her yerde suçlarını haykırmak da tarihe karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı içinde barındıran Kudüs-ü Şerif'in diğer inançların mensuplarının da haklarını gözetecek şekilde mahremiyetini korumak manevi görevlerimiz arasındadır."

Yaşananlar sadece Filistinlilerin değil hepimizin imtihanı. Çaresiz kalmış insanların durumlarına yalnızca üzülmek yerine, bunların aynı zamanda bizim de imtihanımız olduğunun, nerede durduğumuzun ve adımlarımızın sabit olup olmadığının farkına varmalı. Zor zamanlar Allah'a olan yakınlığımızı, bağlılığımızı, gayret ve mücadelemizin samimiyetini, sabır ve tevekkülümüzü ispat edebileceğimiz değerli zamanlardır.

Rabbimiz yarattığı zorlu olaylarla, dünyaya tutkuyla bağlı olan kullarını uyarıyor. Allah’ın hiçbir şeyi boşuna yaratmadığını, daha da şiddetlilerini yaratmaya gücü yeten olduğunu anlamamız lâzım. Dünya yalnızca imtihan amacıyla yaratılmış bir mekân. Bugün her durumda hakkı ve sabrı tavsiye edip Allah’ın tarafında duranlar yarın asıl yurtta kazançlı olacaklar.

Dolayısıyla Allah’ın işaretlerini dikkatle ve açık şuurla takip edelim; O, şahit olduğumuz hiçbir kareyi boş ve amaçsız yaratmaz.

Elif E. Bayraktar

YORUMLAR

  • 0 Yorum