Allah bizleri kardeşliğin, tesanüdün, sevgi, şefkat ve merhametin arttığı, yardımlaşma ve paylaşmanın çoğaldığı, birlik ruhunun pekiştiği, sofraların ve kalplerin bereketlendiği Ramazan’a da ulaştırdı elhamdulillah. Samimi her Müslüman, Ramazan'ın son günlerine ulaştığında vicdanının biraz daha dirildiğine, ruhunun biraz daha derinleştiğine ve nefsinin tutkularından kendisini biraz daha temizlediğine şahit olur. Müminlerin ruh eğitimini öğrendikleri mübarek ay, bu sebeple de şükre vesiledir. İmtihan mekânı olarak yaratılmış dünyada, ahirete hazırlık kursunun en verimli geçen ayıdır.
Bediüzzaman, Ramazan'ın manevi eğitim üzerindeki olumlu etkilerini ve nefsin terbiye edilmesine vesile olan bu ayın hikmetlerle dolu olduğunu şöyle ifade ediyor:
“Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder (sanır). Hattâ, mevhum bir rububiyet (aslı olmayan bir sahiplenme duygusu) ve keyfemâyeşâ (dilediği gibi) hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor…
İşte, Ramazan-ı Şerif'te, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik (sahip) değil, memlûktür (hizmetkar); hür değil, abddir (kuldur). Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti (aslı olmayan sahiplenmesi) kırılır, ubudiyeti (kulluğu) takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.”
İnsan dünya hayatında amacına ulaşabilmek için zaman ve emek harcar. Amaç, emek ister. Ancak birçok insan boş amaçlar için çaba içindedir. Sonunda çabası da boşa çıkar. Asıl olan, insanın yaratılış amacına uygun olarak Rabb'ine gereği gibi kulluk edebilmek için gösterdiği çabadır. Allah'ın verdiği en büyük nimetlerden olan akıl ve beden yine O'nun yolunda kullanılmalıdır. Dünya hayatı nefis terbiyesi için verilmiş fırsattır; güzel ahlâka ulaşma yolunda bu fırsat değerlendirilmelidir.
İnsan zayıf yaratılmıştır; acıkır, susar, yorulur, uyku ihtiyacı hisseder. Ramazan, birçok insan için bu zayıflıkları yenme ve ruh olgunluğuna erişme vesilesidir. Allah, kullarının kararlı ve iradeli olmalarını ister. Bu mübarek ayda tutulan oruç, inanan insana güç verir, Rabbine yakınlaştırır, imanda derinleşme sebebi olur.
Oruç ibadeti Müslümanlar için Allah’ın sonsuz rahmetini ve kudretini takdir etme vesilesidir. Allah göklere ve yere, yarattığı her yere rızkını ve rahmetini yayar. Sayılamayacak kadar nimeti içinde barındıran ve insanın maddi manevi olabilecek tüm lezzetleri tadabileceği büyük bir sofra gibidir kâinat. Her santimetrekare onun bereket dolu sofrasıdır. O sofrada yok yoktur. O sofradan herkes nasibini alır. O sofradan rızıklanamayacak tek bir canlı yoktur.
Allah bizleri bereketlendirsin; en çok da kalplerimizi. Bize dostluğu, kardeşliği, sevgiyi nasip etsin. İttihad-ı İslam'ı nasip etsin. Bayrağımızı sonsuza kadar dalgalandırsın, dünyada söz sahibi kılsın.
Geçtiğimiz günlerde İslam ülkeleri hicri takvimde birliği sağladı, artık bayramları aynı günlerde kutlayacağız... Ancak asıl bayramımız İttihad-ı İslam olacaktır. Barış, huzur, dostluk mutluluk verecek, ruhumuzu coşkuya açacak, tam bir bayram sevinci yaşatacak olan İttihad-ı İslam...
Tüm Müslüman ülkelerde Ramazan’la solunan kardeşlik duyguları umulur ki daha da güçlenir ve tüm Müslümanlar, kurşunla kaynatılmış gibi ruh birliği ile gerçek anlamda kardeşliği yaşarlar… Ramazan’ın, İslâm dünyası için Kur’an'ı eksiksiz yaşamaya, hayırlara ve birlik yönünde önemli gelişmelere vesile olmasını diliyorum.
YORUMLAR