Allah korkusu, Allah’a derin aşkla bağlı insanın hissettiği korkudur. Allah’ın hoşnutluğundan mahrum kalmaktan korkmaktır. Nasıl ki aşık, sevdiğini gücendirmekten, onun sevgisinin yok olmasından çekinir, Allah korkusu da bunun gibi ancak çok daha şiddetlidir.
İnsan, Allah’tan korkarsa O’nun buyruklarına çok titiz olur, en çok O’nu sever ve en çok O’na saygı duyar. Egoist ve nefsine düşkün olmaz. Şefkatli ve koruyucu olur, menfaat peşinde olmaz, affedici olur. Kişi, Allah’tan korkmuyorsa yalnız kendi çıkarlarını düşünür, affetmez, çıkarlarıyla çatıştığında sert davranabilir. Kuşkucudur, özverili ve cömert değildir. Allah korkusu güzel ahlakla ilgili bütün fonksiyonlarımızı, bütün özelliklerimizi yönlendiren en önemli güçtür.
Allah korkusu her çeşit güzelliği getirir. Sevgiyi, güzelliği sağlayan her özellik Allah korkusuyla kazanılır. Allah korkusunu içinde taşıyan insan, hata yaptığında vicdanı çok rahatsız olur; pişmanlık duyar ve Allah’a sığınarak, hatasını telafi etmeye çaba gösterir. Aczini daha iyi anlar, Allah’a ne kadar muhtaç bir varlık olduğunu daha derinden fark eder. Bu gerçekler insanın Allah’a olan boyun eğiciliğini artırır.
Alâk Suresi’nde Allah, “Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden” buyuruyor. Kendini müstağni gören, hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını zanneden insan çirkinleşir, aklı gider, muhakemesi bozulur, negatif elektrik yüklenir, kalbi katılaşır, sevilecek yanı kalmaz. “Sen onda 'yankı uyandırmaya’ çalışıyorsun” ifadesiyle uyarıyor ya Allah; onu uyarsan da uyarmasan da birdir.
“Kur’an sürekli tehdit ediyor” deyip hediye ettiğim Kur’an mealini okumayı bırakmıştı yeğenim. İnsan zayıf bir varlık oysa, uyarılar olmasa insan vefasız oluyor, sadakatsiz oluyor, şefkatsiz ve merhametsiz oluyor, bencil oluyor.
Allah’tan korkmayı anormal bir şey olarak görüp, “Ben Allah’ı seviyorum, korkmama gerek yok” diye düşününce insan akıl almaz münasebetsizlikler yapabilir. Ancak Allah korkusu ile olayları doğru değerlendirmek ve yorumlayabilmek mümkün.
Örneğin, eğer içinde Allah korkusu olmazsa, insan sabra gerek duymayabilir. Çileye tahammül edemeyebilir, bağışlayıcı olmayabilir; yani iradesini birçok noktada kullanmayabilir. “Nasıl olsa Allah beni affeder, zaten cennete giderim” diye düşünür. Ama Allah korkusu insandaki her şeyi kontrollü hale getirir.
Allah korkusuyla kişi doğruyu söyler; Allah’tan korkmuyorsa çıkarı için çok rahat yalan söyleyebilir. Yani dürüst olmanın kaynağında Allah korkusu vardır. Allah korkusunu içinde taşıyan insan doğru sözle şahitlik yapar. Birçok fitneyi, fücuru, kargaşayı, insanın ruhundaki anarşiyi Allah korkusu önler. Kişi, çalışkanlık, dürüstlük gibi ahlak özellikleri ve muazzam detaylar kazanır.
Allah aşkındaki bütün güzellikleri, detayları Allah korkusu verir. Örneğin tevekkül etmek Allah korkusundan kaynaklanır; özveri, cesaret, sevecenlik gibi bütün güzel ahlak özelliklerinin ve aklın da kaynağında hep Allah korkusu vardır. Allah’tan içi titreyerek korkan insanların akılları açılır; aksi durumda ise kişinin aklı kapanır. Allah korkusu aklın kaynağıdır. Allah'tan korkmayan insanın zeki de olsa aklı zayıf olur. Allah korkusu Allah aşkını alevlendirir, insanı sonsuza doğru açar.
Allah sevgisi çok büyük bir nimettir ve insan Allah’tan ne kadar korkuyorsa, Allah’ı o kadar şiddetle sever. Bu duygulardan uzak olan kişinin basireti, feraseti kapanır, yardımseverliği, bağışlayıcılığı, kararlılığı, her şeyi bozulmaya başlar, dengesini yitirir.
İnsanlar Allah’ın tecellisi olan, her an ölebilecek varlıklar. İnsan, Allah’ı her an yanında hissediyor ve O’nun kontrolünde olduğunu biliyorsa çok özenli olur. O zaman saygı ve korkuyu içinde taşır. Ancak kişi Allah’tan uzak olduğunu düşünüyorsa, Kur’an’ı kabı içinde duvara asılı duruyorsa, kaderini de kendi yaptığı kanaatindeyse o zaman durum farklı olur. Açık bir şuura sahip, Allah’tan korkan samimi bir mümin, ahirette de korku ve ümit arasında cennete girmeyi umut eder.
Ölüm insanın Allah’a kavuşması, mümin için cennete açılan bir kapı. Ve dünya hırsını ortadan kaldıran kesin delil, kesin gerçek. Ölüm; insanları müthiş terbiye eden, ahlaklarını düzenleyen en önemli sebeplerin başında. Ölüm korkusu, cehennem korkusu bütün insanları çok etkiler. Bu korkular, insanların daha merhametli, şefkatli, daha akılcı, daha sevecen, daha ince düşünceli olmalarını sağlar. Ve güzel ahlakın kökenini oluşturur. Bu nedenle ölüm, Allah’a bir yakınlaşma, cennete vesile olma yönünde bir nimet olarak görülmeli.
Mutluluk Allah sevgisiyle, Allah korkusuyla olur, bunun dışında kalplerin tatmini, kurtuluşu yok. İnsanın başka türlü mutlu olması mümkün değil. Kur’an ahlakının, Allah korkusunun, Allah sevgisinin yaşanması çok önemli. O zaman gerçek mutluluk bütün dünyaya yayılır.
YORUMLAR