“… Bağışlayan bir Rabb(iniz var)." (Sebe Suresi, 15)
Yüce Rabbimiz çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Sonsuz ve mükemmel akla, sonsuz ve mükemmel merhamete sahip olandır. Merhameti, görünen ve görünmeyen her şeyde tecelli eder. Rahmeti her şeyi kuşatır, sınırsızdır, ezelidir, ebedidir. Kâinattaki yaratılış mucizelerinden bedenimizdeki detaylara, hava, su ve tohuma, çiçeklere, böceklere kadar her yerde Allah'ın rahmetini görebiliriz.
Su mesela… Hayat kaynağımız olan suyun akışkanlığının yüksek olması Rabbimizin merhametindendir. Böylece vücudumuzdaki hücrelere oksijen, besin, enerji, hormon gibi yaşam için gerekli maddeleri taşıyan kan, kılcal damarlar içinde bile kolaylıkla taşınır.
Havadaki oksijen oranının %21 olması Rabbimizin merhametindendir. Daha az olsaydı canlılar nefes almalarına rağmen boğularak ölürlerdi. Eğer %21'den fazla olsaydı en ufak kıvılcımda dünya ateş topuna dönerdi.
Tahta parçası görünümündeki tohumun içine ait olduğu canlının bütün özelliklerini kapsayan bilgileri kodlamış olması, Rabbimizin merhametindendir. Allah, toprağa atılan o cansız tohumları Falik ismiyle yarar, canlandırır ve kusursuz güzellikleri, yararlı meyveleri, sebzeleri nimet olarak bahşeder.
Said Nursî, kainattaki tüm nimetlerin veriliş gerekçesinin, Allah’ın, yarattıklarına olan şefkat ve merhameti olduğunu söyler. O halde Allah’ın isimlerinin kâinattaki tecellilerinin arka plânında rahmet, şefkat ve merhamet bulunur. Şöyle der 11. Söz’de;
"Şu hadsiz kâinatı şenlendiren, bilmüşahede(gözle görünen), rahmettir. Ve bu karanlıklı mevcudatı ışıklandıran, bilbedâhe(açıkça), yine rahmettir. Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye eden, bilbedâhe, yine rahmettir. Ve bir ağacın bütün heyetiyle meyvesine müteveccih (yönelen) olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muavenetine(yardımına) koşturan, bilbedâhe, rahmettir. Ve bu hadsiz fezayı ve boş ve hâli âlemi dolduran, nurlandıran ve şenlendiren, bilmüşahede, rahmettir. Ve bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir."
Tüm kâinat Allah’ın merhametiyle rahmete kavuşur, hayat bulur, aydınlığa çıkar, şenlenir. Allah Falik ismiyle karanlığı yarar, Rezzak ismiyle yarattıklarını rızıklandırır, Hafız ismiyle korur gözetir, Muhyi ismiyle can bağışlar, sağlık verir, diriltir, yaşatır, Mucib ismiyle Kendisine yalvaranların isteklerini verir, icabet eder, Müheymin ismiyle kullarını gözetir ve korur, Mutahhir ismiyle kullarını şirkten, kötülükten, manevi kirlerden temizler, Müyessir ismiyle hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştırır, dinde kolaylık verir, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez, Müzekki ismiyle her kusur ve ayıptan kullarını temize çıkarar, Nur ismiyle Alemleri nurlandırır, istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırır, Selâm ismiyle her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkarır, Şafi ismiyle şifa verir, Şekûr ismiyle Kendi rızası için yapılan iyi işlere daha güzeliyle karşılık verir, Tevvab ismiyle tevbeleri kabul edip günahları bağışlar.
O Mevlâdır; müminlerin dostudur, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılandır. Vedûd’dur; iyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdirendir. Vehhab’dır; bağışı çok olan, karşılıksız armağan edendir. Vekîl’dir; işlerini Kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eder. O Zulcelal-i Ve’l İkram’dır; hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olandır. O merhamet edendir, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır; O Rahman’dır, Rahim’dir.
Merhamet, dünya hayatında sevgiyi devam ettiren önemli güçtür. Allah bizi sevgiyi, şefkati, merhameti yaşamamız için gönderiyor, dünya hayatında eğitiyor. Nefretle, kinle cennete kavuşamaz insan. Burada dostluğu, sevgiyi öğreneceğiz, aşkı, bağışlayıcı olmayı, hoşgörüyü, doğruluğu, sadakati, dürüstlüğü, merhameti öğreneceğiz. Bunların, Allah’ın bahşettiği nimetler olduğunun bilincinde olacağız. Bundan zevk duyacağız, heyecan duyacağız. Cennete hazır olacağız ki Cennet zaten bu duyguların yaşandığı son duraktır. Oradaki her güzelliğin sebebi-Allah’ın dilemesiyle-dünya hayatımızda yapıp-ettiklerimizin güzel karşılığı olacak. Oradaki sevilme sebebi asıl bu olacak.
"Allah, kullarına karşı şefkatli olandır". İnsan Rabbine ne kadar yakın olursa, O'nun isimleri de üzerinde o kadar tecelli eder. İnananların şefkat ve merhameti Allah'ın merhametinin bir tecellisi olduğundan O'nun hoşnutluğunu gözeten bir merhamettir. Allah, Kendisine yakın olmayı içten arzulayan, azameti karşısında tevazu gösteren, itaat eden, şefkat ve merhamet sahibi kulunu izzetiyle korur, kendisi için karanlıkta bir nur, cehalette ilim yaratır.
"... Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir." (Tevbe Suresi, 117)
"... O merhametlilerin (en) merhametlisidir." (Yusuf Suresi, 92)
Yüce Rabbimiz çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Sonsuz ve mükemmel akla, sonsuz ve mükemmel merhamete sahip olandır. Merhameti, görünen ve görünmeyen her şeyde tecelli eder. Rahmeti her şeyi kuşatır, sınırsızdır, ezelidir, ebedidir. Kâinattaki yaratılış mucizelerinden bedenimizdeki detaylara, hava, su ve tohuma, çiçeklere, böceklere kadar her yerde Allah'ın rahmetini görebiliriz.
Su mesela… Hayat kaynağımız olan suyun akışkanlığının yüksek olması Rabbimizin merhametindendir. Böylece vücudumuzdaki hücrelere oksijen, besin, enerji, hormon gibi yaşam için gerekli maddeleri taşıyan kan, kılcal damarlar içinde bile kolaylıkla taşınır.
Havadaki oksijen oranının %21 olması Rabbimizin merhametindendir. Daha az olsaydı canlılar nefes almalarına rağmen boğularak ölürlerdi. Eğer %21'den fazla olsaydı en ufak kıvılcımda dünya ateş topuna dönerdi.
Tahta parçası görünümündeki tohumun içine ait olduğu canlının bütün özelliklerini kapsayan bilgileri kodlamış olması, Rabbimizin merhametindendir. Allah, toprağa atılan o cansız tohumları Falik ismiyle yarar, canlandırır ve kusursuz güzellikleri, yararlı meyveleri, sebzeleri nimet olarak bahşeder.
Said Nursî, kainattaki tüm nimetlerin veriliş gerekçesinin, Allah’ın, yarattıklarına olan şefkat ve merhameti olduğunu söyler. O halde Allah’ın isimlerinin kâinattaki tecellilerinin arka plânında rahmet, şefkat ve merhamet bulunur. Şöyle der 11. Söz’de;
"Şu hadsiz kâinatı şenlendiren, bilmüşahede(gözle görünen), rahmettir. Ve bu karanlıklı mevcudatı ışıklandıran, bilbedâhe(açıkça), yine rahmettir. Ve bu hadsiz ihtiyacat içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye eden, bilbedâhe, yine rahmettir. Ve bir ağacın bütün heyetiyle meyvesine müteveccih (yönelen) olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muavenetine(yardımına) koşturan, bilbedâhe, rahmettir. Ve bu hadsiz fezayı ve boş ve hâli âlemi dolduran, nurlandıran ve şenlendiren, bilmüşahede, rahmettir. Ve bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir."
Tüm kâinat Allah’ın merhametiyle rahmete kavuşur, hayat bulur, aydınlığa çıkar, şenlenir. Allah Falik ismiyle karanlığı yarar, Rezzak ismiyle yarattıklarını rızıklandırır, Hafız ismiyle korur gözetir, Muhyi ismiyle can bağışlar, sağlık verir, diriltir, yaşatır, Mucib ismiyle Kendisine yalvaranların isteklerini verir, icabet eder, Müheymin ismiyle kullarını gözetir ve korur, Mutahhir ismiyle kullarını şirkten, kötülükten, manevi kirlerden temizler, Müyessir ismiyle hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştırır, dinde kolaylık verir, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez, Müzekki ismiyle her kusur ve ayıptan kullarını temize çıkarar, Nur ismiyle Alemleri nurlandırır, istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırır, Selâm ismiyle her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkarır, Şafi ismiyle şifa verir, Şekûr ismiyle Kendi rızası için yapılan iyi işlere daha güzeliyle karşılık verir, Tevvab ismiyle tevbeleri kabul edip günahları bağışlar.
O Mevlâdır; müminlerin dostudur, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılandır. Vedûd’dur; iyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdirendir. Vehhab’dır; bağışı çok olan, karşılıksız armağan edendir. Vekîl’dir; işlerini Kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eder. O Zulcelal-i Ve’l İkram’dır; hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olandır. O merhamet edendir, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır; O Rahman’dır, Rahim’dir.
Merhamet, dünya hayatında sevgiyi devam ettiren önemli güçtür. Allah bizi sevgiyi, şefkati, merhameti yaşamamız için gönderiyor, dünya hayatında eğitiyor. Nefretle, kinle cennete kavuşamaz insan. Burada dostluğu, sevgiyi öğreneceğiz, aşkı, bağışlayıcı olmayı, hoşgörüyü, doğruluğu, sadakati, dürüstlüğü, merhameti öğreneceğiz. Bunların, Allah’ın bahşettiği nimetler olduğunun bilincinde olacağız. Bundan zevk duyacağız, heyecan duyacağız. Cennete hazır olacağız ki Cennet zaten bu duyguların yaşandığı son duraktır. Oradaki her güzelliğin sebebi-Allah’ın dilemesiyle-dünya hayatımızda yapıp-ettiklerimizin güzel karşılığı olacak. Oradaki sevilme sebebi asıl bu olacak.
"Allah, kullarına karşı şefkatli olandır". İnsan Rabbine ne kadar yakın olursa, O'nun isimleri de üzerinde o kadar tecelli eder. İnananların şefkat ve merhameti Allah'ın merhametinin bir tecellisi olduğundan O'nun hoşnutluğunu gözeten bir merhamettir. Allah, Kendisine yakın olmayı içten arzulayan, azameti karşısında tevazu gösteren, itaat eden, şefkat ve merhamet sahibi kulunu izzetiyle korur, kendisi için karanlıkta bir nur, cehalette ilim yaratır.
"... Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir." (Tevbe Suresi, 117)
"... O merhametlilerin (en) merhametlisidir." (Yusuf Suresi, 92)
YORUMLAR