“… Ey Allah'ın kulları, kardeşler olunuz.” (Mace ,Cilt 10, s. 32)
Yüce Allah müminlere "çekişip birbirlerine düşmemelerini" (Enfal Suresi, 46) buyurur ve bu durumun güçlerini azaltacağını bildirir. Ve “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın...” (Al-i İmran Suresi, 105) ayetiyle birlikteliğe zarar verebilecek davranışta bulunmamaları konusunda müminleri uyarır.
Vicdanının sesine kulak veren ve kişisel çıkarlarını değil adaleti ayakta tutan Müslümanın diğer Müslümanlarla sürekli anlaşmazlık içinde olması hatadır. Müslüman toplumlar arasında, coğrafya, kültür ve geleneklerden kaynak bulan farklı görüş ve uygulamalar olabilir. Yorumları ve görüşleri diğerinden farklı mezheplere sahip de olabilirler. Ancak farklılıkları nedeniyle toplum ya da grupların birbirine cephe alması, ortak değerlerde uzlaşma sağlayamayacak kadar bir diğerini uzak görmesi büyük yanılgıdır.
Görüşlerini mutlak doğru olarak görüp, kendilerini sorgulamayan ve durumlarıyla övünenlerin içinde bulundukları durum Kur’an'da, "... onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir." (Müminun Suresi, 53) ayetiyle haber verilir. Allah'tan korkup sakınanların ve yalnız başlarına Allah huzurunda sorgulanacaklarının bilincinde olanların bu duruma düşmekten sakınmaları gerekir. Müslüman toplumlar farklılıklar ve görüş ayrılıklarını ön plana çıkararak ayrışmak yerine, Kur'an ahlâkını yaşamakta birleşmelidirler. Birbirlerini desteklemeli, farklı görüşlere sahip oldukları konularda hoşgörülü ve anlayışlı olmalıdırlar.
Ahir zamanın en önemli özelliği ümmetin perişanlığıdır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle Allah’ın kudret ‘eli’, Celal’le asrı çalkalamış, şiddetle tahrik edip çevirmiştir.
Bugün yaşanan da–imtihanımız gereği-budur. Müslümanların arasına sokulan fitne Müslümanları birbirine düşman tanıtıyor, adeta birbirine kırdırıyor, sevgilerine engel koyuyor. Yaşanan olayların en acı yanı da Müslümanların birçoğunun bu düşmanlığa inanıyor olması. Burada anormal bir durum var. Allah, “Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever”, “Allah’ın ipine birlikte sımsıkı sarılın, dağılıp-ayrılmayın ve “mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin” buyururken, Müslümanlar bu emirleri göz ardı ediyorlar. Bunu yapmadıkları, Allah’a itaat etmedikleri için fitne seline kapılıp sürekli bozguna uğruyor ve sürekli eziliyorlar.
Gözümüzün önünde çok büyük olaylar meydana getiriyor Allah. Ancak, yalnızca ‘görebilenler’ için hamiyet-i İslamiye feveran ediyor. Kimi Müslüman ülkelerde gösteriler ve yürüyüşler yapılıyor, toplantılar düzenleniyor. Ama “İslam Birliği’ni istiyorum” diyemiyorlar. Saatlerce konuşuyor, sloganlar atıyor, kınıyor, yürüyorlar. İslam Birliği gerçekleşse ne Filistin, ne Suriye, ne Irak’ta ne de Orta Doğu’nun tamamında sorun kalır. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan dışında bunu dile getiren yok. Müslümanları artık birlik olmaya çağıran yok.
Yeryüzünü adeta pençeleri altına almış Deccaliyetle karşı karşıyayız. Türkiye tek başına bunda etkili olamaz. Cumhurbaşkanımızın bunu gündemde tutmasını istirham ediyoruz. Bu bir duadır, Allah duaları kabul eder.
Sorunların çözümü, bütün Müslümanların onun ışığıyla aydınlanan bu yola uyması, birlik olmasıdır. Allah'ın ipine hep birlikte sarılmaktır. Yeryüzünde Allah’ın sistemi, şeytanî sistemin yerini almadıkça ıstırabın, acının önüne geçmek mümkün değildir.
Bencillik ve kişisel menfaat düşkünlüğü insan fıtratına terstir. İnsan, “gayrın elemiyle müteellim” (başkalarının acısıyla acı duyan) bir varlıktır. Müslümanların, gayretlerini kişisel menfaatleri elde etmeye odaklamaları, kalbî bir hastalıktır. Hem topluma, hem insanlığa ve hem de insanın kendisine yaptığı zulümdür.
Müslümanların yıllardır yaşadığı acıların, akan kan ve gözyaşlarının, baskı ve zulüm altında ezilmelerinin en önemli sebebi yine Müslümanların parçalanmış hâlidir. Birlik olmak yalnızca Müslümanların değil, tüm insanlığın çektiği sıkıntılara -Allah'ın izniyle- son verecek, dünya barış, huzur ve mutluluğa kavuşacaktır. Böylece Kur'an ahlakının güzelliklerinin yaşanmadığı hiçbir yer kalmayacaktır. Bu Allah'ın vaadidir ve O’nun dilemesiyle gerçekleşecektir:
Kur’an ahlakının özünde, anlaşmazlıklar ve ayrılıklar değil, Allah’ın birliği inancı ve ortak değerler temeldir. İslam Birliği olmadığı sürece ne Müslümanlar ne Museviler ne Hristiyanlar rahat edebilir. Allah’ın emri açıktır; fitne yeryüzünden kalkıncaya, İslam ahlâkı hâkim oluncaya kadar ilmi mücadele edin. Ayrılıp dağılmayın. Birlik olmak farz, ayrılık haramdır.
Öncelikle yapılması gereken, tüm Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun yeniden hayata geçirilmesidir. Aynı inancı paylaşan, Kur'an'a iman eden, Allah'ın buyruklarına uyan tüm inananlar kardeştirler, birbirlerinin dost ve velileridirler. Ve asıl bayram, İslam Birliği oluştuğunda olacaktır. O zaman her gün bayram olacaktır. Velayet sistemi olacağı için herkes herkesi korumakla sorumlu olacaktır. Gelecek korkusu ortadan kalkacaktır.
“İslam Birliği Müslümanların hem bayramı ve hem de kurtuluşu olacaktır. İslam âlemine huzur getirecek olan sadece İslam Birliği’dir. İslam Birliği’nin çok iyi anlatılması lazım. “Bir araya geliriz öyle bir karşılık veririz ki” anlamında İslam Birliği olmaz. Bir araya geliriz kardeşliği barışı sağlarız anlamındadır. Barış için İslam Birliği olacaktır. Aksinde, sevgisiz kafayla bir birlik olmaz, böyle bir adım Müslümanlara da çok büyük zarar verir. İttihadı İslam bayram görünümünde olacaktır, tüm dünyanın bayramı olacaktır.” http://gundemanaliz.com/
Bugün birlikte saf tutmanın, safları sıklaştırmanın zamanı. İhtiyacımız olan tek şey sevgi, kardeşlik, birlik, beraberlik, dayanışma. Ve şeytanı en çok kızdıran konular da bunlar... Allah, şeytanın adımlarını izleyen kimi Müslümanları gafletten uyandırsın, birlik olup şeytanın oyunlarına düğüm atmayı nasip etsin.
Yüce Allah’tan, Ramazan Bayramının tüm İslâm dünyası için hayırlara ve birlik yönünde önemli gelişmelere vesile olmasını diliyorum.
YORUMLAR