O iş başına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah bozgunculuğu sevmez. (Bakara Suresi, 205)
İslam kaynaklarındaki Deccal tarifleri, Kur’an'daki suçlu-günahkâr karakteri ile çok büyük benzerlikler gösterir. Kur’an'da kötü ahlâk özellikleri olarak bildirilen acımasızlık, yalancılık, adaletsizlik, zalimlik, bozgunculuk, şiddet uygulamak, insanları din ahlakından uzaklaştırmak için çaba gösteren ideolojilerin de en belirgin özelliklerindendir.
Kur’an'da suçlu-günahkârlar olarak tanımlanan kişiler, inkârcı, Allah'ın koyduğu sınırları tanımayan, din ahlakına karşı, “bir sapmışlık ve çılgınlık içinde" (Kamer Suresi, 47) olan kimselerdir. Yüce Allah bu kimseleri detaylı tarif ediyor ve insanları yapabileceklerine karşı uyarıyor.
Kur’an'da huzur ve güvenliği bozan, insanlar arasında kargaşa çıkaran ve tuzak kuranların suçlu-günahkârlar oldukları belirtiliyor. Darwinizm'i kendisine temel alan materyalist ideolojilerin, komünizm ve faşizm gibi görüşlerin önemli özellikleri de toplum düzenini bozmak ve anarşi çıkarmaktır. Bu sistemi yaşayan ve yayanların da Allah’ın tanıttığı suçlu-günahkâr karakter özelliği taşıyan kimseler olduğu açıktır.
"Böylece Biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli-düzenler kursunlar diye- oranın suçlu-günahkârları kıldık. Oysa onlar, hileli-düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar." (Enam Suresi, 123)
Deccalî sistem, insanları doğruluktan saptırarak ve onları kötülüğe iterek yeryüzünde bozgunculuk çıkarma, huzur ve düzeni bozma üzerine kuruludur. İnsanlara verdiği en önemli zararı da budur. Bozgunculuk oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Toplumdaki güvenlik, huzur ve barış ortamını bozan her unsur bozgunculuktur. Deccal bozgunculuk çıkarabilmek için şiddet, terör ve anarşiyi körükler. Devletler arasında geçerli bir sebep olmadan yaşanan savaşlar, bir ülkede sebepsiz meydana gelen iç çatışmalar, masum insanları hedef alan terörist saldırılar ve günlük hayattaki bireysel şiddet; bunların tümü son dönemde sayısı artan Deccalî bozgunculuk örnekleridir. Oysa Allah insanlara bozgunculuk çıkarmayı yasaklıyor ve bozguncuları sevmediğini bildiriyor.
"... Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez." (Maide Suresi, 64)
Deccalî/Şeytanî Mantık
Deccalî sistemde insanlar iyiyi kötü, kötüyü iyi görüyorlar. Şeytan insanların bilinçaltına negatif kurgulama yapıyor. Büyük çoğunluk Deccaliyetin içinde yaşadığının farkında bile olmuyor. İns ve cin şeytanların sayısı çok fazla olduğu için insanların beynini ele geçirmek kolay oluyor. Şeytan unutturuyor ve adeta hipnoz hali gibi dikkat dağınıklığı, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü meydana getiriyor. Böylece insanlar dikkatini veremiyor, olayları anlayamıyor.
Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek, toplumda yaşanan çatışma ve kavgaların zamanla olağan karşılanmasıdır. Kötülükleri düzenleyenler, isteklerini güzellikle değil, şiddet yoluyla elde edebileceklerine kendilerini ve diğer insanları inandırıyorlar. Masum, hiçbir suçu olmayan insanlara zarar veriyor, bunları haklı bir mücadele için yaptıklarını ileri sürüyorlar. Tüm terör örgütlerinin üyeleri ya da savaş ve çatışmaların içindeki kişiler, şiddete başvurmakta haklı olduklarını iddia ediyorlar. Oysa masum ve savunmasız insanlara karşı şiddet kullanmak yalnızca zulümdür.
Bu çarpık düşüncenin temelinde şeytanın mantığı vardır. Deccalî sistem zaten şeytanın mantığı ile çapını genişletir. Rabbimizin, "Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır" (Fatır Suresi, 6) uyarısını göz ardı eden ve şeytanın mantığı ile hareket eden toplum bireylerinin aklı ve kalbi kapanır. Akıl ve kalpteki bu kapanma, din ahlâkı yerine şeytanın sistemini yaşayanların genel özelliğidir.
Peygamberimiz (asm), Deccal'in tuzaklarının büyüklüğüne dikkat çekiyor ve inananları bu tuzaklara karşı uyarıyor. Gerçekten de fitne ortamı neredeyse tüm insanlığı içine alabilecek büyüklükte. Bugün dünya genelinde yaşanan ahlâki dejenerasyon, karmaşa, çatışma ve anarşi fitnenin boyutlarını gösteriyor. Hemen hemen her ülkeden, her milletten, her ırktan insanlar bu bozulmaya ve fitneye tanıklık ediyorlar.
Allah, insanları imtihan etmek, samimi olanları ortaya çıkarmak, onları eğitip imanlarını olgunlaştırmak, inkârcıların küfrünü göstermek üzere, şeytanın faaliyetlerini de bir hikmet üzere kader içinde yaratıyor.
Tüm şeytanî sistemler gibi Deccaliyet de kesin olarak mağlup olacak şekilde yaratılmıştır. İnsanları Allah'ın yolundan engellemek için kurulmuş özel tuzaklar, dağları yerlerinden oynatacak büyüklükte bile olsa sadece Allah'ın dilemesi ile vardır. Allah dilemedikçe hiç kimse ne bir tuzak kurmaya ne de bu tuzağı hayata geçirmeye güç yetirebilir. Ancak imtihanı unutmamak lâzım; Deccalin fitnesine karşı ancak birlikte saf bağlayarak hareket edildiğinde sarp yokuşlar aşılabilir.
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff Suresi, 4)
Elif E. Bayraktar
İslam kaynaklarındaki Deccal tarifleri, Kur’an'daki suçlu-günahkâr karakteri ile çok büyük benzerlikler gösterir. Kur’an'da kötü ahlâk özellikleri olarak bildirilen acımasızlık, yalancılık, adaletsizlik, zalimlik, bozgunculuk, şiddet uygulamak, insanları din ahlakından uzaklaştırmak için çaba gösteren ideolojilerin de en belirgin özelliklerindendir.
Kur’an'da suçlu-günahkârlar olarak tanımlanan kişiler, inkârcı, Allah'ın koyduğu sınırları tanımayan, din ahlakına karşı, “bir sapmışlık ve çılgınlık içinde" (Kamer Suresi, 47) olan kimselerdir. Yüce Allah bu kimseleri detaylı tarif ediyor ve insanları yapabileceklerine karşı uyarıyor.
Kur’an'da huzur ve güvenliği bozan, insanlar arasında kargaşa çıkaran ve tuzak kuranların suçlu-günahkârlar oldukları belirtiliyor. Darwinizm'i kendisine temel alan materyalist ideolojilerin, komünizm ve faşizm gibi görüşlerin önemli özellikleri de toplum düzenini bozmak ve anarşi çıkarmaktır. Bu sistemi yaşayan ve yayanların da Allah’ın tanıttığı suçlu-günahkâr karakter özelliği taşıyan kimseler olduğu açıktır.
"Böylece Biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli-düzenler kursunlar diye- oranın suçlu-günahkârları kıldık. Oysa onlar, hileli-düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar." (Enam Suresi, 123)
Deccalî sistem, insanları doğruluktan saptırarak ve onları kötülüğe iterek yeryüzünde bozgunculuk çıkarma, huzur ve düzeni bozma üzerine kuruludur. İnsanlara verdiği en önemli zararı da budur. Bozgunculuk oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Toplumdaki güvenlik, huzur ve barış ortamını bozan her unsur bozgunculuktur. Deccal bozgunculuk çıkarabilmek için şiddet, terör ve anarşiyi körükler. Devletler arasında geçerli bir sebep olmadan yaşanan savaşlar, bir ülkede sebepsiz meydana gelen iç çatışmalar, masum insanları hedef alan terörist saldırılar ve günlük hayattaki bireysel şiddet; bunların tümü son dönemde sayısı artan Deccalî bozgunculuk örnekleridir. Oysa Allah insanlara bozgunculuk çıkarmayı yasaklıyor ve bozguncuları sevmediğini bildiriyor.
"... Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez." (Maide Suresi, 64)
Deccalî/Şeytanî Mantık
Deccalî sistemde insanlar iyiyi kötü, kötüyü iyi görüyorlar. Şeytan insanların bilinçaltına negatif kurgulama yapıyor. Büyük çoğunluk Deccaliyetin içinde yaşadığının farkında bile olmuyor. İns ve cin şeytanların sayısı çok fazla olduğu için insanların beynini ele geçirmek kolay oluyor. Şeytan unutturuyor ve adeta hipnoz hali gibi dikkat dağınıklığı, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü meydana getiriyor. Böylece insanlar dikkatini veremiyor, olayları anlayamıyor.
Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek, toplumda yaşanan çatışma ve kavgaların zamanla olağan karşılanmasıdır. Kötülükleri düzenleyenler, isteklerini güzellikle değil, şiddet yoluyla elde edebileceklerine kendilerini ve diğer insanları inandırıyorlar. Masum, hiçbir suçu olmayan insanlara zarar veriyor, bunları haklı bir mücadele için yaptıklarını ileri sürüyorlar. Tüm terör örgütlerinin üyeleri ya da savaş ve çatışmaların içindeki kişiler, şiddete başvurmakta haklı olduklarını iddia ediyorlar. Oysa masum ve savunmasız insanlara karşı şiddet kullanmak yalnızca zulümdür.
Bu çarpık düşüncenin temelinde şeytanın mantığı vardır. Deccalî sistem zaten şeytanın mantığı ile çapını genişletir. Rabbimizin, "Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır" (Fatır Suresi, 6) uyarısını göz ardı eden ve şeytanın mantığı ile hareket eden toplum bireylerinin aklı ve kalbi kapanır. Akıl ve kalpteki bu kapanma, din ahlâkı yerine şeytanın sistemini yaşayanların genel özelliğidir.
Peygamberimiz (asm), Deccal'in tuzaklarının büyüklüğüne dikkat çekiyor ve inananları bu tuzaklara karşı uyarıyor. Gerçekten de fitne ortamı neredeyse tüm insanlığı içine alabilecek büyüklükte. Bugün dünya genelinde yaşanan ahlâki dejenerasyon, karmaşa, çatışma ve anarşi fitnenin boyutlarını gösteriyor. Hemen hemen her ülkeden, her milletten, her ırktan insanlar bu bozulmaya ve fitneye tanıklık ediyorlar.
Allah, insanları imtihan etmek, samimi olanları ortaya çıkarmak, onları eğitip imanlarını olgunlaştırmak, inkârcıların küfrünü göstermek üzere, şeytanın faaliyetlerini de bir hikmet üzere kader içinde yaratıyor.
Tüm şeytanî sistemler gibi Deccaliyet de kesin olarak mağlup olacak şekilde yaratılmıştır. İnsanları Allah'ın yolundan engellemek için kurulmuş özel tuzaklar, dağları yerlerinden oynatacak büyüklükte bile olsa sadece Allah'ın dilemesi ile vardır. Allah dilemedikçe hiç kimse ne bir tuzak kurmaya ne de bu tuzağı hayata geçirmeye güç yetirebilir. Ancak imtihanı unutmamak lâzım; Deccalin fitnesine karşı ancak birlikte saf bağlayarak hareket edildiğinde sarp yokuşlar aşılabilir.
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff Suresi, 4)
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR