Eğitim sisteminin değişmesi ülkemizdeki en hayati konuların başında geliyor. Darwinizm bilim değil, Allah’ın varlığını inkâr amacıyla savunulan ahir zamanın en büyük Deccalî felsefesi. Devletin kurumlarıyla bu sapkın felsefenin savunulması kabul edilemez. Tek yanlı bu eğitim artık son bulmalı.
Neden mi? Kısaca şu dört sebeple;
Canlılık, asla evrim teorisinin iddia ettiği gibi cansız maddenin içinden tesadüfler sonucu doğamaz.
Doğada canlı türlerini birbirine dönüştürebilecek bir mekanizma yoktur,
Fosil kayıtları, canlı türlerinin birbirine dönüştükleri iddiasını geçersiz kılar.
Evrim teorisinin "dolaylı delilleri" sayılan "homoloji" (benzerlik), embriyoloji, körelmiş organlar gibi iddialar geçersizdir ve spekülasyonlardan ibarettirler.
Darwinizm'den, bilim tarihindeki diğer geçersiz teoriler gibi vazgeçilmesi gerekir. Ancak okullarımızdaki ders kitaplarında, halâ evrimi bir bilimsel gerçek gibi kabul eden açıklamalar yer alıyor. Bilimsel olarak geçersizliği kanıtlanmış ve evrimci kaynaklar tarafından bile kabul edilen Miller deneyi, at serileri, körelmiş organlar, embriyolojik rekapitülasyon gibi köhne evrimci iddialar, çocuklarımıza ve gençlerimize gerçekmiş gibi anlatılıyor.
Son yıllarda ortaya çıkarılan her yeni bulgu, evrim teorisinin bir yalan ve aldatmacadan ibaret olduğunu ortaya çıkardı. Yaratılış ise apaçık bir gerçek olarak ve tüm kanıtlarıyla gözler önünde. Bilim, tüm evreni Allah'ın yoktan yarattığını, evrim teorisinin ise bilimsel hiçbir değerinin olmadığını açıkça kanıtladı.
Bütün bu gerçeklere rağmen materyalist güçlerin denetimindeki medya ve akademik kaynakların telkinleri öylesine etkili ki, evrim teorisi bir tabuya dönüştü. Evrimi inkâr etmek hatta eleştirmek, bilimle çelişmek gibi gösteriliyor.
Batının popüler bilim dergileri ve onların yerli taklitleri, insanların evrim teorisini benimsemesi amacıyla yapılan propagandanın öncüleri. Bilimsel kaynaklar, ansiklopediler ve biyoloji kitaplarının bu konudaki rolü de görmezden gelinemez. Eski bir evrimci olan Douglas Dewar, evrim ile medya arasındaki önemli ilişkiye şöyle dikkat çekiyor:
"Evrimcilerin basını ele geçirmelerinin önemini pek az insan kavramıştır. Bugün pek az dergide evrim teorisini reddeden makale çıkar. Hatta dini dergilerin bile birçokları, insanın hayvan soyundan geldiğini kabul eden modernistlerin elindedir... Genel konuşursak bütün gazetelerin yazı işleri müdürleri, evrimi ispat edilmiş bir olgu olarak bilmekte ve teoriye karşı çıkan herkesi de cehalet ve delilikle suçlamaktadırlar... Yayınevleri, yürürlükte olan bir teoriye karşı çıkıp da üzerine hücumlar toplayacak veya rağbet görmeyecek bir kitabı basmazlar... Böylece halk, meseleyi tek yönlü olarak öğrenir. Normal bir insan, evrim teorisini, yerçekimi kanunu gibi ispat edilmiş bir gerçek olarak bilmektedir." (1)
İnsanlar yıllarca bu telkinler nedeniyle Darwinizm'in bilim olduğunu zannettiler. Darwinizm'le mücadelenin de bilime açılmış bir savaş olduğunu düşündüler. Oysa Darwinizm'in ideolojisi, yukarıda da belirttiğim gibi, Allah'ın varlığını ve yaratışını inkâr üzerine kurulmuştur ve savunulma amacı yalnızca Materyalizm'e bir dayanak sağlanmasıdır.
Aşamalı bir evrim sürecini açıklayabilmek için de bazı kanunlar ve genetik bilginin gelişmesini sağlayan bazı sistemler olmalıdır. Bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular, bu olgunun söz konusu olmadığını doğruluyor.
Evrimi kanıtlamak için geçmişte yaşamış ve ara geçiş formu denebilecek canlıların milyarlarca fosili bulunmalı. Hatta bugün bile, evrildiği iddia edilen canlının özelliklerinin bir kısmını taşıyan, oluşumlarını tamamlamamış çok fazla sayıda ara geçiş canlıları görülmeli. Yapılan kazılar sonucu elde edilen fosiller ve fosil kayıtları, farklı canlı türlerinin birbirlerinden bağımsız olarak, özgün yapılarıyla ve aniden ortaya çıktıklarını gösteriyor. Yaratılış, her canlı grubu için ayrı ayrı gerçekleşmiştir.
Fosil kayıtlarının yanı sıra, laboratuvar çalışmalarında da bir canlı türünün diğer bir canlı türüne dönüşebileceğinin kanıtları bulunmalı. Mutasyondan yarar gören canlılara rastlanmalı, bu mutasyonların sonraki nesillere aktarılıp, o türe yeni bir özellik kazandırdığı görülebilmeli. Deneyler sonucunda, canlıya yarar sağlayan enzim ve hormon gibi moleküllerin üretilmesini sağlayacak genetik bilginin, o canlının genetik yapısına eklenmesi mümkün olabilmeli.
Amerika Doğa Tarihi Müzesi'nden evrimci Niles Eldredge ve Ian Tattersall, fosil kayıtlarıyla ilgili şunları söylüyorlar:
Ayrı türlere ait fosillerin, fosil kayıtlarında bulundukları süre boyunca değişim göstermedikleri, Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayınlamasından önce bile paleontologlar tarafından bilinen bir gerçektir. Darwin ise gelecek nesillerin bu boşlukları dolduracak yeni fosil bulguları elde edecekleri kehanetinde bulunmuştur. Aradan geçen 120 yılı aşkın süre boyunca yürütülen tüm paleontolojik araştırmalar sonucunda, fosil kayıtlarının Darwin'in bu kehanetini doğrulamayacağı açıkça görülür hale gelmiştir.
Bu, fosil kayıtlarının yetersizliğinden kaynaklanan bir sorun değildir. Fosil kayıtları açıkça, söz konusu kehanetin yanlış olduğunu göstermektedir. Türlerin şaşırtıcı bir biçimde sabit oldukları ve uzun zaman dilimleri boyunca hep statik kaldıkları yönündeki gözlem, "kral çıplak" hikayesindeki tüm özellikleri barındırmaktadır: Herkes bunu görmüş, ama görmezlikten gelmeyi tercih etmiştir. Darwin'in öngördüğü tabloyu ısrarla reddeden hırçın bir fosil kaydı ile karşı karşıya kalan paleontologlar, bu gerçeğe açıkça yüz çevirmişlerdir. (2)
İşte, Darwin'in evrim teorisi, aslında bütün imkansızlıkların yeteri kadar bilindiği ama kasıtlı olarak görmezden gelindiği bir ortam içinde gelişmiştir. Türler üzerinde rastgele etkilerle faydalı genetik değişiklikler meydana gelmesi, bunların soylara aktarılması ihtimali bilimsel olarak yoktur. Fosiller de, böyle bir değişimi reddetmekte, milyonlarca yıl boyunca yaşamış olması gereken ara fosil örneklerinden tek bir tanesini bile vermemektedir.
O halde, evrim teorisini hangi bilimsel kanıt ayakta tutmaktadır?
Evrim teorisini ayakta tutan herhangi bir bilimsel kanıt yoktur. Bu gerçek bir kez daha gösterir ki, Darwinizm'i destekleyen sebepler bilimsel değil ideolojiktir. Bilimsellik, önce bir hipotezin ortaya atılmasını, sonra bunun delillendirilerek kuram haline dönüşmesini gerektirir. Ancak evrim teorisi için bu geçerli değildir. Teori, tek bir delil ile bile desteklenmemektedir, buna rağmen ders kitaplarındaki yerini korumakta, medyada en aldatıcı haberlerle sunulmaktadır. Kanunlarla korunmakta, adeta "değiştirilemez, hakkında aksi bir karar alınamaz" mantığıyla muhafaza edilmektedir. Bunun tek sebebi, evrim teorisinin bilimsel bir tez değil, dogmatik bir inanç olmasıdır. (3)
Haftaya devam edeceğim inşaAllah.
Dipnotlar
1.D. Dewar, İnsan; Özel Yaratık, syf 103, 104
2.N. Eldredge, and I. Tattersall, The Myths of Human Evolution, Columbia University Press, 1982, s. 45-46
3.Harun Yahya, Yaratılış Atlası, Cilt-2
YORUMLAR