ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Devrimcilik

24 Ekim 2022 - 18:56

Devrimci; var olan eski düzeni ortadan kaldıran ve yeni bir düzen kuran kimseler için kullanılan bir kavram. Son günlerde bu kavram üzerinden yapılan tartışmalarda devrimcilik, dindarlık ve muhafazakârlık kavramlarının bir arada kullanılamayacağı gibi görüşler ileri sürülüyor. 

İnsanlık tarihi boyunca Allah’ın peygamber ve elçilerinin, yaşadıkları toplumdaki din dışı gelenekleri, yanlış olan inançları, yanlış düşünceleri yıkmaya geldiklerini görürüz. Toplumlar, Allah’ın seçtiği kutlu elçilerini kendi batıl gelenek, görenek ve ideolojilerine bağlı kalmakta ısrar ederek susturmak amacıyla yakalamaya yeltenmiş, hakkı yürürlükten kaldırmak için, 'batıla dayanarak' mücadeleye girişmişlerdir.

Günümüzde, özellikle "devrim-devrimci" kavramları zaman zaman farklı yorumlanıyor, değişik kesimler için ifade ediliyor ya da yabancı ideolojiler için de kullanılabiliyor olsa da evet her peygamber bir devrimcidir. Dünyayı değiştirmiştir. 

Peygamberimiz(asm)’ın insanlık tarihinde yaptığı en büyük devrim, insanın hürriyetini ve özgür düşüncesini tescil etmiş olmasıdır. Hazırlattığı Medine vesikası, tarihteki demokratik ve çok sesli anayasanın ilk ve en mükemmel örneğidir. Yazılı olarak Medine devletinin ilk anayasasını teşkil eden bu sözleşme ile Resulûllah çeşitli ırk, din ve kabilelerden oluşan bir şehir topluluğuna, Arabistan yarımadasında daha önce hiç görülmemiş demokratik ve barışçıl bir yapıyı getirmiştir. Sözleşmeye göre herkes hiçbir baskı olmadan istediği dini, inancı, siyasi ya da felsefi seçimi yapmakta özgürdür.  Medine sözleşmesi birlik ve beraberliğin, şefkat ve sevginin, dostluk ve barışın çekirdeklerini içerisinde barındıran çok önemli bir tarihi belge olarak kabul edilir.

Son dört yüzyıldır insanlık, Peygamber(asm)’ın sahip olduğu üstün ahlâk ilkelerini yakalama gayreti içindedir. Güzel ahlâk, insanı bozgunculuk çıkarmaktan engeller. Allah, “Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın " (Bakara Suresi, 60) buyururken, inanan insan yaşadığı toplumda fitne ve fesat çıkarmak bir yana, bunu aklından bile geçirmez.

Yakınları, anne babası hatta kendisi aleyhine bile olsa Allah’ın emrettiği gibi adaletle davranan, çevresindeki insanlara merhamet eden, yoksullara ihtiyacından artakalanı veren insan gerçek anlamda dindardır. Ve bu kişiden insanlığa zarar değil, yarar gelir. 

Samimi Müslümanlar olayları ve konuları insanların ne düşündükleri, 'çağın gerekleri', 'hayatın gerçekleri', 'modernlik', 'aydınlanma', 'reform', 'çağdaşlık' gibi mantıklara değil, Kur’an ahlâkına göre değerlendirirler.  Bakış açıları da doğru ve yanlış kıstasları da Kur’an'a göredir. Yanlışların baskı, şiddet ve zor kullanmadan, 'fikirle düzeltilmesi' yoluna giderler. 

Kur’an ahlâkını yaşayan insan için itaat önemli bir ahlak özelliğidir. Allah’ın emri gereği itaat eden kişilerden oluşan bir toplum, devlete itaati de en yüksek düzeyde yaşar. Ki vatan sevgisi imandandır.
Sn. Prof Yaşar Hacısalihoğlu'nun son yazısında ifade ettiği gibi, "Muhafazakâr devrimci; yaşadığı topraklara olan tutkusuyla, edindiği kimliklerle, içselleştirdiği değerlerle, inançlarıyla, idealleriyle, içinde doğduğu sosyolojik ve coğrafi özgünlüğüyle, mensubu olduğu aile hasletleriyle, ülke ve millet bağlılığıyla geleceği inşa edendir. Kulun kula kulluğunu reddeden, milli ve manevi değerlerini koruyup kollayarak, özgürlüğünün değerini bilendir. Hak, hukuk, adalet anlayışıyla düzen kurandır.”

İslam’ın kelime anlamıdır barış. Amacı tüm insanların barış, huzur, güvenlik ve mutluluğudur ve aksini hedeflemek deccalî sistem hayalidir. Bu sistemde kötüler isteklerini güzellikle değil, şiddet yoluyla elde edebileceklerine kendilerini ve diğer insanları inandırırlar. Masum insanlara zarar verir; bunları haklı bir mücadele için yaptıklarını ileri sürerler. Yalancı, hilekâr, zihinlerde, gönüllerde iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran bu sistemin ana hedefi, insanları imandan, güzel ahlâktan, maneviyattan, sevgi, şefkat ve merhametten uzaklaştırarak onları sevgisiz, saldırgan, şiddet ve çatışmadan haz alan kişiler haline getirmektir.

Allah, insanları barışa, esenliğe ve ortak akla davet eder. İnançlı, samimi, vicdanlı ve sağduyulu insanlar, bozgunculuk çıkaran, huzur ve düzeni bozan, inkârın yaygınlaşması ve insanları kötülüğe sürükleyebilmek için çeşitli yollara başvuran, türlü aldatmacalarla kendisini farklı tanıtarak insanları dilediği gibi yönlendiren negatif güç ve görüşlere karşı fikri mücadele yürütürler. Yardımlaşır, birlik ve beraberlik içinde çalışır, çatışmaya ve karmaşaya sürükleyen sebeplerin ortadan kalkmasına vesile olmak için uğraşırlar. 

Aydınlık ve dosdoğru yolu seçenler, Allah’ın ‘iyiliği emredip kötülükten sakındırma’ yükümlülüğünü gerektiği şekilde yerine getirdiği ve fitnenin beyni yok edildiğinde karmaşa, yokluk, yoksulluk, huzursuzluk, güvensizlik, adaletsizlik gibi sorunlar azalır. Akıl, iman ve ilim, sevgi ve anlayış ile birleştiğinde dünyanın en büyük gücü oluşur. İnsanların, Kur’an’ın tarif ettiği gerçek dindar devrimci modelini örnek alması, yaşaması ve Kur’an ahlakının yaygınlaşması toplumda huzur ve barış demektir. 

Elif E. Bayraktar

YORUMLAR

  • 0 Yorum