Zulme karşı set olup onurlu bir mücadele içinde olmak yerine, Müslümanların birbirleriyle çekişmeleri Allah Katında büyük bir sorumluluk. Kur’an’ın, ""Allah'a ve Resulü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal Suresi 46) emri gereği güç için birlik olmamız lâzım. Allah'ın, birliği emreden ayetlerini göz ardı etmek, zulme sessiz kalmak, umursamazlık, yalnızca kendini ve ailesini düşünmek, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşmek, nefsâni tartışmalarla vakit öldürmek vicdanî değil.
Zor koşullarda, ağır şartlarda yaşayan ve bugün gözlerimizin önünde soykırıma tabi tutulan, imkânları olmayan yardıma muhtaç insanlara karşı sorumluluğumuzu Kur’an şöyle bildiriyor:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Üstad bu konuda şöyle söylüyor: “Ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve düşmanca taraf tutmanızdan kuvvetiniz hiçe iner. Az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Sosyal hayatla alakanız varsa, 'Mümin mümin için sağlam bir binanın birbirine kuvvet veren taşları gibidir' yüksek prensibini, hayat prensibi yapınız. Dünya sefilliğinden ve ahiret sıkıntısından kurtulunuz.”
Müslümanların farklılıkları “…birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. (Hucurat Suresi, 13) ayetiyle bildirildiği gibi tanışıp kaynaşmaları içindir. Farklı olmaları birbirlerinin din kardeşi olduğu gerçeğini değiştirmez. Vicdanlı Müslümanlara düşen, Kur’an ahlakı gereğince bu kardeşliği korumak ve güçlendirmek. Fikir birliğine varılamaması nedeniyle meydana gelen ihtilaf tehlikesine karşı aklın ve vicdanın yolu bir olmalı, kanlı ideolojiler yok olana kadar mücadele sürmeli.
Bakın masum insanlar katlediliyor ve Siyonist zulümler devam ediyor. Sapkın ve kanlı ideolojilerin taraftarları iş başında. Bu coğrafyada, Allah’ın sistemi, şeytanî sistemin yerini almadıkça ıstırabın, acının önüne geçmek mümkün değil. Çünkü her problem gibi Filistin-İsrail konusu da deccali/şeytani yöntemlerle değil, rahmani yöntemlerle çözülür.
Müslümanların, Allah'ın ipine hep birlikte sarılması; bu Allah’ın emri. Namaz ve oruç gibi... Namaz kılmamak nasıl büyük bir yanılgı ise, İslam âleminin birlikte hareket etmesini istememek de büyük bir yanılgı. Çok ciddi terörist meydan okumalarının üstesinden gelmenin en önemli yolu İslam ülkelerinin ittifakından geçiyor.
Türkiye, yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorluğu ile İslam dünyasının manevi liderliğini yaptı. Yine yapabilir. Bahsedilen liderlik korumaya, kollamaya, hizmet etmek için sorumluluğa talip olma işidir.
Birlik gücü getirir. Bir olmadan diri olamayız. Biz, Allah'ın emrine itaat edip birlik olmadığımız için, Allah güç vermiyor. Dilerim, Allah, bizi Kur’an’ın rahmet ve hidayeti altında, ayrılık ve ihtilafa sapmadan kardeşlik ruhu içinde kopmaz ve sarsılmaz bir birlik haline getirsin. Müslümanlar tesanütü artırsın, fikir ve görüş ayrılıklarını, kırgınlıkları bir yana bıraksın. Tek bir beden gibi birlik olsun. Coğrafyamıza acı ve zulüm yaşatan küfrün karşısında bir binanın taşları gibi sağlam, yıkılmaz bir duvar oluştursun. Allah’ın izniyle batıl yok olup gitsin, artık huzur gelsin.
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR