Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Resulüne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (Saff Suresi, 10-11-12)
Her insan, dünya hayatında yaşadığı olaylar karşısında sergilediği davranışlarıyla, ahlakıyla ve kalbindeki niyetiyle imtihan oluyor. Kişinin yalnızca "iman ettim" demesi yeterli değil, insan imanını davranışlarıyla da göstermeli. Çünkü hesap gününde gizli ya da açık, hayatının tüm detayları ortaya dökülecek, çok hassas bir sorgulanma yapılacak. Ve bu hesapta insan,"… bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar" (Nisa Suresi, 49) bile haksızlığa uğratılmayacak.
Dünya hayatında yaptığı iyilikleri ağır basanlar sonsuz nimetler ve güzelliklerle cennet yurdunda ağırlanırken, kötülüğü yol edinenler sonsuz azap yurdu cehenneme yerleştirilecekler. Çünkü Yüce Allah bu kısa dünya hayatını insanları imtihan ederek, iyi ve doğru olanları ayırt etmek için yaratmıştır.
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı... (Mülk Suresi, 2)
Said Nursi dünya hayatının geçici olduğu ve insanın dünyadayken ahiret için ciddi bir çaba içinde olması gerektiği konusunu, “Dünya bir misafirhanedir. İnsan onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde ebedi hayatına lazım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir.” (Sözler, s. 277) sözleriyle izah ediyor.
Allah’ın başta akıl ve vicdan gibi üstün özelliklerle nimetlendirdiği insanın yaratılış amacının, bu kısa dünya hayatının geçici yararlarını elde etmek olmadığı çok açık. İnsan burada imtihan olur ve asıl hedefi sonsuz ahiret güzelliğini kazanmaktır.
İnsanların büyük bir kesimi daha çok mal sahibi olmak, bir kısmı daha çok saygı görmek, bir kısmı daha güzel görünümlü bir eş bulmak, bir kısmı da mesleğinde en başarılı kişi olarak tanınmak amacıyla çaba harcıyor. Ve bu hedeflere öylesine kilitleniyorlar ki, bu oyalanma onlara ölümün ardından karşılaşacakları gerçekleri tamamen unutturuyor. Ölümü adeta bir yok oluş olarak algılıyorlar.
“Kâinattaki yok olma, ayrılık, yokluk zahiridir. Gerçekte ayrılık yoktur, kavuşma vardır. Yok olma ve yokluk yoktur, yenilenme vardır. Ve kâinattaki her şey bir çeşit sonsuza kadar var olma başarısına sahiptir. Ölüm, bu geçici âlemden sonsuz âleme gitmektir. Ölüm, hidayet ehli ve Kur'an ehilleri için öteki âleme gitmiş dost ve ahbaplarına kavuşma vesilesidir. Hem hakiki vatanlarına girmeye araçtır. Hem dünya zindanından cennet bahçesine bir davettir. Hem Rahman-ı Rahim'in fazlından kendi hizmetine karşılık bir ücret almadır. Hem hayat vazifesinin zorluğundan bir terhistir. Hem kulluk ve imtihanın talim ve talimatından bir paydostur.” (Sözler, s. 765)
İnsan dünya hayatında elbette ki iyi bir iş, iyi bir eş ve aile ya da ev sahibi olmak isteyebilir. Önemli olan bunları hayatın amacı haline getirip, gerçekte düşünmesi gereken önemli konuları unutmaması. Bunlara sahip olmak için çalışırken, hayatının asıl amacının Allah’a iyi bir kul olmak olduğunun bilincinde yaşamalı. Rabbimiz birçok Kur’an ayetinde bizi bu gerçek konusunda uyarıyor.
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. Kim de ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 18-19)
Dünyadaki en muhteşem güzellikler dahi cennetteki zenginliğin yanında son derece basit kalır. Dünya mükemmel bir imtihan ortamı olarak yaratılmış ancak eksik ve kusurlu. Rabbimiz bu eksiklikleri, samimi müminlerin cennet özlemi duymaları için bir hikmetle yaratıyor. Gerçek güzellikler, eğlence ve mutluluk, Kur’an’da bir şölen yeri olarak tarif edilen cennettedir.
“Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler.” (Fatır Suresi, 29)
Hepimize hayırlı/kazançlı ‘alışveriş’ler diliyorum.
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR