ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Gençlere Gerçeği Anlatmak

29 Mart 2017 - 22:54

“GençIere bütün hayaIIeri gerçek gibi görünür, önemIi oIan, onIara gerçeğin ne oIduğunu anIatmaktır.” Jacques Benigne Bossuet

Allah’tan ve din ahlâkından uzak yaşayan kimseler, dünya hayatları boyunca hep daha fazla şey elde etme hırsı içinde yaşarlar. Ve etraflarındaki insanlara da Allah’ın sınırlarını tanımadan yaşamaları yönünde telkinlerde bulunurlar. Bu yüzden dinsizlik, ahlâki bozulmanın en önemli nedenidir. Kulluk bilinci içinde olmayan insanlar, giderek sınır tanımayan, aşırı ve ahlâksız davranışlardan çekinmeyen, nefislerinin bencil tutkularının ardı sıra yaşayan bir görüşe sahip olurlar. Darwinist bilim adamı William Provine’in, hiçbir daimi ahlâki kanun ve mutlak yol gösterici prensip olmadığı şeklindeki sözleri de, dinsizliğin ahlâk üzerindeki bozucu etkilerine önemli bir örnektir.

Gençler, dünyanın hızla değişiyor olması ileri sürülerek, modern,  çağdaş, cesur ve özgür olmak adına ahlâksızlığa özendiriliyorlar. İnsanların bir zamanlar konuşmaya dahi çekindikleri bazı konuların, bugün toplumda ‘olağan’ kabul edilmesi bunun çok açık kanıtı.

Televizyonlarda, gazete ve dergilerde yasadışı yollarla servet sahibi olmuş kişiler, eşcinseller, hızlı ve çılgın olarak lanse edilse de gerçekte sapkın bir yaşam sürenler, cesur, çağdaş ve modern insanlar olarak tanıtılıyor ve gençler bu yaşamlara özendirilmeye çalışılıyor.

Evlilik dışı ilişkiler, sorumsuzca yaşamayı ve uyuşturucu kullanan ünlüler örnek gösteriliyor, cahil olan kesimler de bu kişileri kendilerine örnek alıp, giyimlerini, yaşam felsefelerini, konuşma tarzlarını taklit ediyorlar. Oysa aslında özenilen bu kişiler genellikle ruhsal çöküntü içindeki cahil kimseler. Ancak birçok insan aklını kullanmıyor ve bu gerçeği göremiyor.

Günümüzde pek çok genç amaçsız ve umursuzca, adeta bir boşluk içerisinde yaşıyor. Pek çoğunun başlarındaki yöneticilerden, ülkenin savunmasından, eğitim, hukuk ve sosyal sistemlerinden haberleri dahi yok. Kendi ülkelerindeki gelişmelerden haberi olmayan  gençler, doğal olarak dünyada yaşanan olayların da pek çoğunu bilmiyor, bilimsel gelişmeleri takip etmiyorlar. Kendi aralarındaki konuşmalar; kız ve erkek arkadaşları, okulda ya da mahalledeki olaylar, izledikleri filmler, ‘takıldıkları’ kafeler, giysileri ve markaları gibi konular. ‘En büyük idealleri’ de ya ünlü bir film oyuncusu ya da popüler bir müzik grubunun bir üyesi gibi olabilmek.

Dünya üzerinde ‘batıl’ ve insanlık için ‘zararlı’ olan birçok fikir ve felsefi akım var. Tüm bu görüşleri savunan insanların sayısı da oldukça fazla ve pek çok genç insanlığa zararlı düşüncelerin tehlikesinin farkına bile varamayacak kadar ‘boş’ ve ‘tuzağa’ düşecek durumda; farkına varsa dahi bu tehlikeyi umursamıyor. Yakalanacağı tuzağa karşı akılcı bir şekilde karşı koyacak bilince zaten sahip değil.

Oysa gençlik çağı, din ahlâkına en iyi hizmet edilebilecek, Allah yolunda ciddi çaba gösterilebilecek, açık zihinle derin düşünülebilecek çok değerli yaşam dilimi. Ve yaşadığımız dönem de, Kur’an ahlâkının öğrenilmesine/öğretilmesine en fazla ihtiyaç duyulan dönem. Bu döneme en büyük katkıyı sağlayacak kişiler, özellikle, imanı kalbine yerleştirmiş gençler. Kur’an’da adı geçen peygamberlerin ve onlarla birlikte mücadele eden müminlerin de çoğunluğunu gençlerin oluşturduğunu hatırlayalım.

İnsan, yaşı kaç olursa olsun, sürekli gelişme çabası içinde olmalı ki hep sağlıklı ve genç kalsın. Durağanlıkta yaşlılık, çöküş ve ölüm vardır. Durağan insanlara bakın; günden güne, yavaş yavaş çöküyorlar. Monoton bir hayat sürdüren insanların sosyal yönden, ekonomik yönden, bedenen, aklen ve ahlâken gün be gün çöküşlerine şahit olursunuz.

İnsan, Kur’an’a tam tabi olduğunda; ferahlık ve güzellik meydana gelir. Çünkü kalp tatmine, ruh dengeye kavuşur. Diğer türlü, görüyorsunuz gençlerin konumunu; kimi uyuşturucu kullanıyor, kimi sapıklık yapıyor, kimi intihara teşebbüs ediyor, adeta önlenemez bir durum yaşanıyor. Oysa önlenebilir; gençler Kur’an ahlâkını yaşıyor olsalar, şu acıyı çekmezler. Boşvermişlik, umursuzluk, bomboş bir hayat yaşarken, Kur’an insana makul ve dengeli olmayı öğretir, hayatın amacını gösterir çünkü.

Allah bizden zaten zor olanı istemiyor. “Allah sizin için  zorluk dilemez, kolaylık diler.” (Bakara Suresi, 185) O sebeple özellikle gençlere dini ızdırap kaynağı gibi değil, bayram sevinci gibi anlatmak lazım. Peygamber(asm)’ın tavsiyesine uymak lâzım; “Zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Nefret ettirmeyin, müjdeleyin.” Rahmanî olan budur çünkü. Diğeri şeytanîdir, Deccalîdir.

Gençler, Allah korkusunu içinde taşıyan, araştıran, derin düşünen, akıl sahibi, vicdanlı ve dürüst insanlara özendirilmeli ve toplumda ahlâksızlıklar yerilmeli. Genç zihinler, boş konular yerine hem kendilerine hem de çevrelerine ve topluma yarar sağlayacak konularla meşgul olmalı. Böylece gençler doğruları araştıran ve bulabilen kişiler olacaklardır. Çevrelerine dinsizliğin getirdiği önyargılarla değil, Kur’an penceresinden bakacak ve yaşamlarının amacını fark edebileceklerdir. Allah’ın sonsuz gücünü ve O’na karşı sorumluluklarını kavradıklarında da güzel ahlâkı yaşayabileceklerdir. Yaşamının merkezine Rabbinin rızasını yerleştiren, bunun için çaba gösteren kulunu Allah sevip ondan razı olduğunda, o insan dünyanın en büyük gücü haline gelecektir. Kehf Ehli gibi;

Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. (Kehf Suresi, 13)

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum