İman etmeyen insan derin bir gaflet içindedir; algıları ve şuuru, etrafındaki sayısız yaratılış gerçeğini fark edemeyecek derecede zayıftır. Samimi ve vicdanlı olması kaydıyla, iman hakikatleri anlatıldığı takdirde insanın, Allah’ın sonsuz ilmini ve kudretini görebilmesi- Allah’ın dilemesiyle-mümkün olabilir.
Örneğin beynimizde muhteşem komplekslikte, kusursuz ve hızlı bir haberleşme sistemi vardır. Yaptığımız en küçük bir hareket için bile, bu haberleşme ağı müthiş bir faaliyet içindedir. Düşündüğümüz, konuştuğumuz, hissettiğimiz her şey beynimizde gerçekleşir. Bu haberleşme ise beyne ait sinirler, yani nöronlarla olur. Gelmiş geçmiş, milyarlarca insan beyni, henüz anne karnındayken bu kusursuz iletişim ağıyla donatılır. Düşünün bir, insan beynindeki bu üstün kompleks koordinasyona benzer bir teknoloji ise yeryüzünde yoktur.
Nöron dediğimiz beyin hücreleri o kadar ufaktırlar ki, ortalama boyutlardaki 50 tanesi bu cümlenin sonundaki noktanın içine sığabilir. Yani bir nöronun ortalama genişliği 10 mikrondur. Bir insan beyninde ise ortalama 100 milyar nöron vardır. Bu öyle az bir sayı değildir. Şöyle düşünün; eğer bu 100 milyar nöronu her saniyede bir tane olmak üzere saymak isteseydik, o zaman bütün bu sayım işlemi 3.171 yıl sürerdi. Eğer bu 10 mikronluk 100 milyar nöronu tek bir çizgi haline getirebilseydik, bu uzunluk tam 1000 kilometre olurdu...
İnsan vücut ağırlığının yalnızca %2’sini kaplayan bir organda böylesine uzun bir iletişim ağının yaratılması hiç kuşkusuz bir mucizedir. Asıl düşünülmesi gereken de budur: Böylesine müthiş bir koordinasyon sistemini yaratan ilim, irade ve güç kime aittir?
Görebilen insan anlar ki, bu kadar kusursuz bir sistemi yaratan ve milyonlarca yıldır sürekli yaratan, sonsuz ilim, irade ve güç sahibi olan Yüce Allah’tır.
“Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisa Suresi, 126)
Kâinatta, canlılarda ve vücudumuzda, gerçekte bütünüyle mucize olan pek çok tasarım vardır. Bu mucizeleri fark etmek için ise samimi ve vicdanlı bir bakışla olayın ayrıntılarını incelemek, bu ayrıntılardaki yaratılış hikmetlerini, incelikleri görmek gerekir.
İnkâr eden insanlar, gaflette ve şuursuz yaşadıkları için, gözlerinin önündeki iman hakikatlerinin delilleri üzerinde düşünmezler. Onlar için önemli olan, “doya doya yaşamak” ve “dünya hayatının metaı”nı kazanmak olduğundan, bunun dışındaki konuları pek önemsemezler. Allah’ın gücünü, Onun yarattığı tüm varlıklar üzerindeki kontrolünü gerçek anlamda göremedikleri için de, Allah’a imanın gereğini ve önemini kavrayamazlar:
“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah’a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar.” (Yusuf Suresi, 105-106)
İnkâr içinde yaşayan insan, kâinatı anlamsız ve tesadüflerin eseri olarak gördüğü için, her şey ona azap olur. Mümin ise her ‘şey’in Allah’ın kudret elinde olduğunun bilincinde olduğu için, gördüğü her şey ona huzur verir.
Amerikalı beyin bilimci Dr. Richard Davidson’ın Forbes Dergisi’nde yayınlanan bir makalede, düzenli egzersizlerle beyin yapısının değiştirilmesine yardımcı olacak tavsiyelerde bulunurken Bediüzzaman’dan alıntıladığı gibi; “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
Yüce Allah muhteşem detaylı yaratıyor. Allah bir çiçek gösteriyor. Yapraklarına yakından baktığımızda Ezeli Nakkaş’ın yaratma sanatındaki inceliğini görmek bizi Ona yakîn kılıyor.
Peki biz, mükemmel detaylar ve incelikler yaratan Allah’ın eserlerini, isimlerini detaylı ve ince düşünüyor muyuz? Allah rızasının en çoğunu, en ufak detayda bile gözetiyor muyuz?
YORUMLAR