“Zorluklar hayatımızın bileği taşıdır; onlara sürtüne sürtüne keskinleşiriz.” (Gassion)
İnsan, güzel ahlakı kazanabilmesi için dünyada eğitimden geçiriliyor. Eğitim gereği yolda zorluklar var; acılar ve çile var. Başka türlü bir eğitim, insan aklının alabileceği şekilde mümkün değil, tek yöntem bu. Ancak Rabbimiz bizi sadece gücümüzün yeteceği zorluklarla sınıyor.
Allah zorluğu boşuna vermiyor, sevdiği ve merhamet ettiği için veriyor. Ki O kuluna zulmetmez. Zorluk, insana yemek içmek gibi gereklidir. Zaten bu zahirinde bir zorluktur. Çünkü zorlukla beraber kolaylık vardır. Allah kolay olanda başarılı kılacağını bildiriyor ancak kolay olanı kabul edersek şüphesiz...
Bazen zorlanmak gerekiyor; gevşek kalınca kopma ihtimali var çünkü. Kur'an'da, "Allah’ın ipine sımsıkı sarılın" buyruluyor. Sımsıkı olmak için biraz zorlanmamız, canımızın yanması gerekiyor. Bir ipe sımsıkı sarılıp beklemek yorar belki insanı ama yorulmanın sonunda rahatlık gelir.
Gün içinde yapıp ettiğimizi Allah’a bağlarsak şeytan ve nefsimiz mesai yapamaz. Nefsimizi bir kenara bırakırsak, gelen her şeyi Allah’ın lütfu olarak görebiliriz. Hiçbir şey zor gelmez o zaman. Aklın, kalbin, ruhun temizi var ama nefsin temizi yok. Üzerimizdeki tek pislik nefsimizse pisliğinden kaçınıp, arınmamız gerekiyor. Şems Suresi, 10. ayette dikkat çekildiği gibi, nefsi isyanla, günahla, bozulmalarla örtüp-sarmanın sonu yıkımdır. Allah hep nefsi arındırmanın yollarını öğretiyor. Nefis çıplak kalırsa donar zaten.
Allah bizim için her şeyin güzelini ve aslında kolayını yaratıyor. Biz nefsimize uyarak zorlaştırıyoruz. Nefsi beslemek, ısıracağını bile bile kuduz köpeği beslemek gibi. Sen onu besle, o sana düşmanlık yapsın. Çileyi, belâyı sahiplenmeli insan ama nefse lokma vermemeli.
Kimi zaman Allah nefsimizi sonuna kadar sınıyor. Telkinlerinden etkilenmezsek yaşadığımız her nefsani zorluğun ardından Allah kolaylık vaat ediyor. Allah’a ne kadar yakın olursak gelen zorluklardan o kadar etkilenmeyiz.
Zor zamanlarda şeytan faaliyettedir. Ancak şeytan, istediği kadar eziyet etsin, vesvese versin; her an şuuru açık ve teyakkuzda tutmak onu zorlar. Şeytana karşı bilenmemiz lâzım. Allah'ın beğendiği davranış, ona yenik düşmemek. Zaten şeytan sadece çağırıyor, zorlayıcı gücü yok. Zorlanmadan gidiyorsak sorun bizde demektir.
Sabır, zorluk zamanlarında Allah’ı hatırlamak, zorluğun ardından vereceği kolaylığı beklemektir. İsabet eden her zorluk, Allah’a yakınlaşmamıza vesile olacak ve gösterdiğimiz sabırdan zevk duyacak iken biz acı vereni seçiyor, tahammülsüz davranıyoruz. Olayları, batınındaki hayır ve hikmetle değerlendirmek yerine görünen yüzüyle değerlendiriyoruz
Zorluk geldiğinde, "başkaları varken neden ben" diyor, dünyada bulunuş amacımızın imtihan olduğunu unutuyoruz. Aczimizi görüp boyun eğmiyor, Allah'ın bizim için yarattığı kaderi beğenmiyor, O’na dayanıp-güvenmiyoruz
Halbuki sabır ve tevekkül göstererek yaşanan zorluklar, dünyada ve ahirette güzellik olarak karşılık bulur. Her şeyin Allah'ın kontrolünde olmasına teslim olamamak insanın kendine yaptığı zulüm iken, teslimiyet inanan insan için nimettir. Kur'an kıssalarında, Allah'ın vahyi üzerine annesinin Musa (as)’ı nehre bıraktığı, İbrahim (as)'ın oğlu İsmail’i rüyasına binaen kurban etmeye kalktığı anlatılır. Ama çocuklarına duydukları sevgiye rağmen halisane teslim olup emrolunduklarına itaat ettikleri için Allah, her ikisini de çocuklarına tekrar kavuşturur. Önemli olan, kimi zaman zorlasa da Allah'a tam itaattir, tam teslimiyettir. Teslim olduğunda, arkası aydınlık olan tüm kapıların açılacağını unutmamalı insan.
Süreç zorlu da olsa bir operasyonla görmeyen gözlerinin açılacağını öğrenen insan her acıyı göze alır. İnanan insan da aydınlığa kavuşacağını umut ederek yaşadığı tüm zorluk ve sıkıntılara sabır gösterir. Ve ne kadar fazla zorluk isabet ederse, Rabbine olan sevgisini kanıtlayacağı fırsatlar da artar. Kaldı ki Allah üst üste zorluk yaşatmıyor. Kolaylıkların arasındadır zorluklar ve belirlenmiş olan zamanda son bulur.
Bazen sarp yokuşlar hiç aşılamayacakmış gibi görünebilir. Yardım isteriz Allah'tan. Dua ederiz ki, icabet etsin. Kendi öngörümüzle olması imkânsız gibi görünen her şeyi Allah, sonsuz gücüyle dilediği gibi ve dilerse sebepsiz yaratabilir. Sebeplerden münezzeh olan Allah’ın yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir.
Her an bir bela gelebilir. Sebebini de haber veriyor Allah; tevbe etmemiz ve öğüt almamız için. Allah'ın maddi ve manevi zorluklar vermesi gaflet halinden kurtulmamız, O'nun dosdoğru yoluna girmemiz için verdiği mesajlar. Dünya hayatına hırsla bağlanmak yerine sonsuz hayat için hazırlık yapmak gerektiğinin mesajları. Mesajları alabilmek için görünür sebeplerin arkasındaki hikmetleri anlamaya çalışmalı.
Allah hastalık verir; o, İlahî hediyedir. Böylelikle hep O’nu hatırlar, O’na daha yakın oluruz. Kolumuz kopsa bir şey olmaz; yeter ki kalbimiz tatmin olsun.
Zorluk zamanlarında insandaki aşk, sadakat ve vefa ortaya çıkar. Bu imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklı olanlar kazanır. Aklı başında, dürüst, kararlı, samimi insan zorluklardan asla etkilenmez, her durumda sadakatini sürdürür.
İnsan genellikle zorlukta Allah’ı anıp, kolaylıkta unutuyor. İmtihan geldiğinde de Rabbimizden hoşnut olmalı, zul görmemeli. Allah'tan hoşnut olmak hüzün, stres, acı, panik, korku gibi duygular yaşatmaz. Şer gibi de görünse, her olay inananlar için hayırla yaratılır. Karşımıza çıkan görüntülerle yüzleşme zamanında göstereceğimiz sabır ve güzel ahlakın, Allah Katında çok değerli olmasını umut ederiz.
Dünya hayatının en zoru, ahiretin anahtarı. Ki biz Peygamberimiz (asm) gibi zulüm mü gördük? İbrahim (as) gibi ateşe mi atıldık? Yunus (as) gibi balığın karnında, Yusuf (as) gibi önce kuyuda ardından yıllarca zindanda mı kaldık? Eyyub (as) gibi hastalıklar mı sardı bizi? Musa (as) gibi Firavun'un zulmüne mi uğradık? İsa (as) gibi tuzaklar mı kuruldu bizim için?... İmtihansız bir hayat mı istiyoruz? O zaman neden iman ettik?
Elif E. Bayraktar
İnsan, güzel ahlakı kazanabilmesi için dünyada eğitimden geçiriliyor. Eğitim gereği yolda zorluklar var; acılar ve çile var. Başka türlü bir eğitim, insan aklının alabileceği şekilde mümkün değil, tek yöntem bu. Ancak Rabbimiz bizi sadece gücümüzün yeteceği zorluklarla sınıyor.
Allah zorluğu boşuna vermiyor, sevdiği ve merhamet ettiği için veriyor. Ki O kuluna zulmetmez. Zorluk, insana yemek içmek gibi gereklidir. Zaten bu zahirinde bir zorluktur. Çünkü zorlukla beraber kolaylık vardır. Allah kolay olanda başarılı kılacağını bildiriyor ancak kolay olanı kabul edersek şüphesiz...
Bazen zorlanmak gerekiyor; gevşek kalınca kopma ihtimali var çünkü. Kur'an'da, "Allah’ın ipine sımsıkı sarılın" buyruluyor. Sımsıkı olmak için biraz zorlanmamız, canımızın yanması gerekiyor. Bir ipe sımsıkı sarılıp beklemek yorar belki insanı ama yorulmanın sonunda rahatlık gelir.
Gün içinde yapıp ettiğimizi Allah’a bağlarsak şeytan ve nefsimiz mesai yapamaz. Nefsimizi bir kenara bırakırsak, gelen her şeyi Allah’ın lütfu olarak görebiliriz. Hiçbir şey zor gelmez o zaman. Aklın, kalbin, ruhun temizi var ama nefsin temizi yok. Üzerimizdeki tek pislik nefsimizse pisliğinden kaçınıp, arınmamız gerekiyor. Şems Suresi, 10. ayette dikkat çekildiği gibi, nefsi isyanla, günahla, bozulmalarla örtüp-sarmanın sonu yıkımdır. Allah hep nefsi arındırmanın yollarını öğretiyor. Nefis çıplak kalırsa donar zaten.
Allah bizim için her şeyin güzelini ve aslında kolayını yaratıyor. Biz nefsimize uyarak zorlaştırıyoruz. Nefsi beslemek, ısıracağını bile bile kuduz köpeği beslemek gibi. Sen onu besle, o sana düşmanlık yapsın. Çileyi, belâyı sahiplenmeli insan ama nefse lokma vermemeli.
Kimi zaman Allah nefsimizi sonuna kadar sınıyor. Telkinlerinden etkilenmezsek yaşadığımız her nefsani zorluğun ardından Allah kolaylık vaat ediyor. Allah’a ne kadar yakın olursak gelen zorluklardan o kadar etkilenmeyiz.
Zor zamanlarda şeytan faaliyettedir. Ancak şeytan, istediği kadar eziyet etsin, vesvese versin; her an şuuru açık ve teyakkuzda tutmak onu zorlar. Şeytana karşı bilenmemiz lâzım. Allah'ın beğendiği davranış, ona yenik düşmemek. Zaten şeytan sadece çağırıyor, zorlayıcı gücü yok. Zorlanmadan gidiyorsak sorun bizde demektir.
Sabır, zorluk zamanlarında Allah’ı hatırlamak, zorluğun ardından vereceği kolaylığı beklemektir. İsabet eden her zorluk, Allah’a yakınlaşmamıza vesile olacak ve gösterdiğimiz sabırdan zevk duyacak iken biz acı vereni seçiyor, tahammülsüz davranıyoruz. Olayları, batınındaki hayır ve hikmetle değerlendirmek yerine görünen yüzüyle değerlendiriyoruz
Zorluk geldiğinde, "başkaları varken neden ben" diyor, dünyada bulunuş amacımızın imtihan olduğunu unutuyoruz. Aczimizi görüp boyun eğmiyor, Allah'ın bizim için yarattığı kaderi beğenmiyor, O’na dayanıp-güvenmiyoruz
Halbuki sabır ve tevekkül göstererek yaşanan zorluklar, dünyada ve ahirette güzellik olarak karşılık bulur. Her şeyin Allah'ın kontrolünde olmasına teslim olamamak insanın kendine yaptığı zulüm iken, teslimiyet inanan insan için nimettir. Kur'an kıssalarında, Allah'ın vahyi üzerine annesinin Musa (as)’ı nehre bıraktığı, İbrahim (as)'ın oğlu İsmail’i rüyasına binaen kurban etmeye kalktığı anlatılır. Ama çocuklarına duydukları sevgiye rağmen halisane teslim olup emrolunduklarına itaat ettikleri için Allah, her ikisini de çocuklarına tekrar kavuşturur. Önemli olan, kimi zaman zorlasa da Allah'a tam itaattir, tam teslimiyettir. Teslim olduğunda, arkası aydınlık olan tüm kapıların açılacağını unutmamalı insan.
Süreç zorlu da olsa bir operasyonla görmeyen gözlerinin açılacağını öğrenen insan her acıyı göze alır. İnanan insan da aydınlığa kavuşacağını umut ederek yaşadığı tüm zorluk ve sıkıntılara sabır gösterir. Ve ne kadar fazla zorluk isabet ederse, Rabbine olan sevgisini kanıtlayacağı fırsatlar da artar. Kaldı ki Allah üst üste zorluk yaşatmıyor. Kolaylıkların arasındadır zorluklar ve belirlenmiş olan zamanda son bulur.
Bazen sarp yokuşlar hiç aşılamayacakmış gibi görünebilir. Yardım isteriz Allah'tan. Dua ederiz ki, icabet etsin. Kendi öngörümüzle olması imkânsız gibi görünen her şeyi Allah, sonsuz gücüyle dilediği gibi ve dilerse sebepsiz yaratabilir. Sebeplerden münezzeh olan Allah’ın yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir.
Her an bir bela gelebilir. Sebebini de haber veriyor Allah; tevbe etmemiz ve öğüt almamız için. Allah'ın maddi ve manevi zorluklar vermesi gaflet halinden kurtulmamız, O'nun dosdoğru yoluna girmemiz için verdiği mesajlar. Dünya hayatına hırsla bağlanmak yerine sonsuz hayat için hazırlık yapmak gerektiğinin mesajları. Mesajları alabilmek için görünür sebeplerin arkasındaki hikmetleri anlamaya çalışmalı.
Allah hastalık verir; o, İlahî hediyedir. Böylelikle hep O’nu hatırlar, O’na daha yakın oluruz. Kolumuz kopsa bir şey olmaz; yeter ki kalbimiz tatmin olsun.
Zorluk zamanlarında insandaki aşk, sadakat ve vefa ortaya çıkar. Bu imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklı olanlar kazanır. Aklı başında, dürüst, kararlı, samimi insan zorluklardan asla etkilenmez, her durumda sadakatini sürdürür.
İnsan genellikle zorlukta Allah’ı anıp, kolaylıkta unutuyor. İmtihan geldiğinde de Rabbimizden hoşnut olmalı, zul görmemeli. Allah'tan hoşnut olmak hüzün, stres, acı, panik, korku gibi duygular yaşatmaz. Şer gibi de görünse, her olay inananlar için hayırla yaratılır. Karşımıza çıkan görüntülerle yüzleşme zamanında göstereceğimiz sabır ve güzel ahlakın, Allah Katında çok değerli olmasını umut ederiz.
Dünya hayatının en zoru, ahiretin anahtarı. Ki biz Peygamberimiz (asm) gibi zulüm mü gördük? İbrahim (as) gibi ateşe mi atıldık? Yunus (as) gibi balığın karnında, Yusuf (as) gibi önce kuyuda ardından yıllarca zindanda mı kaldık? Eyyub (as) gibi hastalıklar mı sardı bizi? Musa (as) gibi Firavun'un zulmüne mi uğradık? İsa (as) gibi tuzaklar mı kuruldu bizim için?... İmtihansız bir hayat mı istiyoruz? O zaman neden iman ettik?
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR