ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Kâinatı Saran Merhamet

23 Aralık 2015 - 20:18 - Güncelleme: 23 Aralık 2015 - 20:20

Eğer Allah'ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı...(Nur Suresi, 21)                                                                                                                        

Rahman ve Rahim olan Allah'ın rahmeti her şeyi kuşatır, sınırsızdır, ezelidir, ebedidir. O’nun merhameti, görünen ve görünmeyen her şeyde tecelli eder. Kâinattaki yaratılış mucizelerinden bedenimizdeki detaylara, hava, su ve tohuma, çiçeklere, böceklere kadar her yerde Allah'ın rahmetini görebiliriz.

Hayat kaynağımız olan suyun akışkanlığının yüksek olması Rabbimizin merhametindendir. Böylece vücudumuzdaki hücrelere oksijen, besin, enerji, hormon gibi yaşam için gerekli maddeleri taşıyan kan, kılcal damarlar içinde bile kolaylıkla taşınır.

Havadaki oksijen oranının %21 olması Rabb'imizin merhametindendir... Daha az olsaydı canlılar nefes almalarına rağmen boğularak ölürlerdi. Eğer % 21'den fazla olsaydı en ufak kıvılcımda dünya ateş topuna dönerdi.

Tahta parçası görünümündeki tohumun içine ait olduğu canlının bütün özelliklerini kapsayan bilgileri kodlamış olması, Rabb'imizin merhametindendir. Allah, toprağa atılan o cansız tohumları Falik ismiyle yarar, canlandırır ve kusursuz güzellikleri, yararlı meyveleri, sebzeleri nimet olarak bahşeder.

Bediüzzaman, kainattaki tüm nimetlerin veriliş gerekçesinin, Allah’ın, yarattıklarına olan şefkat ve merhameti olduğunu söyler. O halde Allah’ın isimlerinin kâinattaki tecellilerinin arka planında rahmet, şefkat ve merhamet bulunur.

Zorlu olayları sebep göstererek, Allah’ın merhametini sorgular kimileri. İnsan dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilir. Zorluklar olmalı ki insan Allah'a olan bağlılığını, aşkını ve sadakatini kanıtlayabilsin. Allah, yarattığı kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla imtihan eder.

Zorluk zamanında, iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. İmtihan yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabbini görür; sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder, dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir; insan böylece Allah’a daha yakınlaşır. Bediüzzaman’ın ifadelerindeki gibi; “Ve bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir."

Tüm kâinat Allah’ın merhametiyle rahmete kavuşur, hayat bulur, aydınlığa çıkar, şenlenir. Allah Falik ismiyle karanlığı yarar, Rezzak ismiyle yarattıklarını rızıklandırır, Hafız ismiyle korur gözetir, Muhyi ismiyle can bağışlar, sağlık verir, diriltir, yaşatır, Mucib ismiyle Kendisine yalvaranların isteklerini verir, icabet eder, Müheymin ismiyle kullarını gözetir ve korur, Mutahhir ismiyle kullarını şirkten, kötülükten, manevi kirlerden temizler, Müyessir ismiyle hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştırır, dinde kolaylık verir, hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez, Müzekki ismiyle her kusur ve ayıptan kullarını temize çıkarar, Nur ismiyle Alemleri nurlandırır, istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdırır, Selâm ismiyle her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkarır, Şafi ismiyle şifa verir, Şekûr ismiyle Kendi rızası için yapılan iyi işlere daha güzeliyle karşılık verir, Tevvab ismiyle tevbeleri kabul edip günahları bağışlar.

O Mevlâdır; müminlerin dostudur, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılandır. Vedûd’dur; iyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdirendir. Vehhab’dır; bağışı çok olan, karşılıksız armağan edendir. Vekîl’dir; işlerini Kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eder. O Zulcelal-i Ve’l İkram’dır; hem büyüklük sahibi hem kerem ve ikram sahibi olandır. O merhamet edendir, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır; O Rahman’dır, Rahim’dir.

"Allah, kullarına karşı şefkatli olandır". İnsan Rabb'ine ne kadar yakın olursa, O'nun sıfatları da üzerinde o kadar tecelli eder.   İnananların şefkat ve merhameti Allah'ın merhametinin bir tecellisi olduğundan O'nun hoşnutluğunu gözeten bir merhamettir. Allah, Kendisine yakın olmayı içten arzulayan, azameti karşısında tevazu gösteren, itaat eden, gününü zikrine tahsis eden, şefkat ve merhamet sahibi kulunu izzetiyle korur, kendisi için karanlıkta bir nur, cehalette ilim yaratır.

"... O merhametlilerin (en) merhametlisidir." (Yusuf Suresi, 92)




 

YORUMLAR

  • 0 Yorum