Siz, gerçekten birbirini tutmaz bir söz (çelişkili ve aykırı görüşler) içindesiniz.
Ondan çevrilen çevrilir,
Kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan söyleyenler';
Ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler.
(Zariyat Suresi, 8..11)
Müşrik ve münafıklar, dini kendi istek ve arzularına, çıkar ve bağnazlıklarına göre değiştirmek, özünden saptırmak isterler. Kur'an hükümlerinde kendilerince ilave ve değişiklikler yapmaya çalışırlar. Yaşadıkları, hak dinle aynı ismi taşıyan ancak İslam dışı batıl bir dindir.
Kurdukları dini yalnızca kendileri yaşamaz, diğer insanlara da empoze ederler. Böylece Kur'an ve hadisler konusunda bilgisi olmayan cahil insanları da şirk içinde bir hayata sürüklerler.
Bakara Suresi 78. ayette, “Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler” buyurur Allah. Kur’an’ı bilmezler, Kur’an’a uymazlar, Kur’an’ı eşsiz olarak kabul etmezler. Bildikleri; aslı olmayan, yalan ve uydurmadan başkası değildir, yalnızca zannederler. Ve her biri ayrı zanneder. Münafık ve müşriklerin çoğunun zannı birbirinden farklıdır; her birinin adeta ayrı dini vardır. "Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.' (Yunus Suresi, 66)
Türettikleri uydurma inançlara kendileri de gereği gibi uymazlar, sadece dillerindedir. Kur’an’ın ifadesiyle parça ayırıcıdırlar. Dini ve İslam ümmetini bir kez de değil sürekli parçalara ayırırlar. Bugün Müslümanların başına gelen belâların en önemli sebeplerinden biri budur.
Kur'an, Allah'a iftira eden ve O'nun adına hükümler uyduran kişi ve taraftarlarının din anlayışlarını birçok ayette tarif eder. Allah, yalanlarının karşılığını onlara elbette verecektir:
"... Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. (Enam Suresi, 140)
Onlar, Allah'ın indirmediği hükümler öne sürer, Allah'ın helal kıldığı rızıkları haram kılmaya kalkarlar. Kur’an ile konuştuklarını söyleyen bu kişiler büyük bir çirkin cesaret sergilerler. Onlar Allah Katında müşriktirler. Kur'an, bu sapkın anlayışı sürdüren kişilere şöyle seslenir:
"... Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?.. (Enam Suresi, 148)
Yani inançları vahye değil, zanna ve tahmine dayalıdır. Oysa en 'üstün ve en apaçık olan delil Allah’ındır.” Kur'an ayetine karşı bir başka alternatif olmaz. Ancak "Onlar, “Allah'ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katında da iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler." (Mü’min Suresi 35)
Ellerinde bir delil olmadığı halde zanna dayalı iddialarıyla mücadele edenlerin bu davranışları hem Allah'ın hem de inananların katında öfke ve buğza sebeptir.
"Hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın" Allah hakkında tartışıp-duran, kibir ve enaniyetle insanları Allah'ın yolundan saptırmayı amaçlayan bu kişilerin karşılaşacağı ceza da büyük olacaktır kuşkusuz.
Enam Suresi, 26. ayette Allah, onların hem Kur'an’dan alıkoyduklarını, insanların Kur’an’a yaklaşmalarını engellediklerini, kendilerinin de Kur'an’dan kaçtıklarını bildirir. Ayetin sonundaki, “Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler” ifadesiyle, şuursuzca kendilerini, hayatlarını ve ahiretlerini mahvettiklerini haber verir.
Münafıklar çok detaylı düşünülmüş bir strateji uyguladıklarını, haşa dinle alay ettiklerini, gizli gizli dine karşı mücadele verdiklerini düşünürler. Sözde Allah'ı aldatırlar oysa Allah onları aldatandır. Allah onları acının içine çekmiş, asla galip gelemeyecekleri bir mücadelede ıstırap dolu bir hayatın içerisine onları kilitlemiştir. Nefret ettikleri, öfke duydukları dinin içerisinde, yine ezmek istedikleri Müslümanların içerisinde sürekli ezilerek acı içinde yaşamak zorunda kalmışlardır.
Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona tattıracağız. (Hac Suresi, 9)
Elif E. Bayraktar
Ondan çevrilen çevrilir,
Kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan söyleyenler';
Ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler.
(Zariyat Suresi, 8..11)
Müşrik ve münafıklar, dini kendi istek ve arzularına, çıkar ve bağnazlıklarına göre değiştirmek, özünden saptırmak isterler. Kur'an hükümlerinde kendilerince ilave ve değişiklikler yapmaya çalışırlar. Yaşadıkları, hak dinle aynı ismi taşıyan ancak İslam dışı batıl bir dindir.
Kurdukları dini yalnızca kendileri yaşamaz, diğer insanlara da empoze ederler. Böylece Kur'an ve hadisler konusunda bilgisi olmayan cahil insanları da şirk içinde bir hayata sürüklerler.
Bakara Suresi 78. ayette, “Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler” buyurur Allah. Kur’an’ı bilmezler, Kur’an’a uymazlar, Kur’an’ı eşsiz olarak kabul etmezler. Bildikleri; aslı olmayan, yalan ve uydurmadan başkası değildir, yalnızca zannederler. Ve her biri ayrı zanneder. Münafık ve müşriklerin çoğunun zannı birbirinden farklıdır; her birinin adeta ayrı dini vardır. "Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.' (Yunus Suresi, 66)
Türettikleri uydurma inançlara kendileri de gereği gibi uymazlar, sadece dillerindedir. Kur’an’ın ifadesiyle parça ayırıcıdırlar. Dini ve İslam ümmetini bir kez de değil sürekli parçalara ayırırlar. Bugün Müslümanların başına gelen belâların en önemli sebeplerinden biri budur.
Kur'an, Allah'a iftira eden ve O'nun adına hükümler uyduran kişi ve taraftarlarının din anlayışlarını birçok ayette tarif eder. Allah, yalanlarının karşılığını onlara elbette verecektir:
"... Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. (Enam Suresi, 140)
Onlar, Allah'ın indirmediği hükümler öne sürer, Allah'ın helal kıldığı rızıkları haram kılmaya kalkarlar. Kur’an ile konuştuklarını söyleyen bu kişiler büyük bir çirkin cesaret sergilerler. Onlar Allah Katında müşriktirler. Kur'an, bu sapkın anlayışı sürdüren kişilere şöyle seslenir:
"... Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?.. (Enam Suresi, 148)
Yani inançları vahye değil, zanna ve tahmine dayalıdır. Oysa en 'üstün ve en apaçık olan delil Allah’ındır.” Kur'an ayetine karşı bir başka alternatif olmaz. Ancak "Onlar, “Allah'ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah Katında da iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürler." (Mü’min Suresi 35)
Ellerinde bir delil olmadığı halde zanna dayalı iddialarıyla mücadele edenlerin bu davranışları hem Allah'ın hem de inananların katında öfke ve buğza sebeptir.
"Hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın" Allah hakkında tartışıp-duran, kibir ve enaniyetle insanları Allah'ın yolundan saptırmayı amaçlayan bu kişilerin karşılaşacağı ceza da büyük olacaktır kuşkusuz.
Enam Suresi, 26. ayette Allah, onların hem Kur'an’dan alıkoyduklarını, insanların Kur’an’a yaklaşmalarını engellediklerini, kendilerinin de Kur'an’dan kaçtıklarını bildirir. Ayetin sonundaki, “Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler” ifadesiyle, şuursuzca kendilerini, hayatlarını ve ahiretlerini mahvettiklerini haber verir.
Münafıklar çok detaylı düşünülmüş bir strateji uyguladıklarını, haşa dinle alay ettiklerini, gizli gizli dine karşı mücadele verdiklerini düşünürler. Sözde Allah'ı aldatırlar oysa Allah onları aldatandır. Allah onları acının içine çekmiş, asla galip gelemeyecekleri bir mücadelede ıstırap dolu bir hayatın içerisine onları kilitlemiştir. Nefret ettikleri, öfke duydukları dinin içerisinde, yine ezmek istedikleri Müslümanların içerisinde sürekli ezilerek acı içinde yaşamak zorunda kalmışlardır.
Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona tattıracağız. (Hac Suresi, 9)
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR