ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Kalbindeki Şefkatine Sığındığımız…

06 Mart 2023 - 21:42

İnsan, Allah’a ne kadar yakın ise O’nun güzel isimlerinin, üzerindeki tecellileri de o kadar fazladır. O’ndan kendilerine güzellik geçmiş bulunan kullarının ruhlarındaki o güzellik dışarıya yansır, çevresini aydınlatır.

“Bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem’asıdır (parıltısıdır)” diyor Said Nursi. Annelerde özellikle Allah’ın Rahman, Rahim, Rauf gibi şefkat ve merhamet ifade eden isimleri tecelli ediyor. Her annenin kalbi çocuğuna karşı şefkat ve merhametle coşuyor.

Merhametlilerin merhametlisi Rabbimiz, bebeği son derece korunaklı, sakat kalmayacağı, acı duymayacağı bir yere; anne rahmine, ona hiçbir zarar gelmeyecek şekilde yerleştiriyor. O ilâhi rahmetin tecellisiyle anne de daha doğmadan çocuğunu şefkatle sarıyor, koruyor, gözü gibi sakınıyor. Doğduktan sonra da şefkat kanatlarını üzerine geriyor. O munis kadın, çocuğuna yönelik bir tehlike durumunda ise adeta aslan kesiliyor. En şiddetli özveriyi gösteriyor, kimi zaman kendisini feda ediyor.

Anneler çocuğunun bedenini beslediği gibi, ruhunu da sevgiyle besler. Sevgi ve paylaşmak en yakınımızdan başlar. En yakınımız olan çocuklarımızla paylaşmak ise sevgi, saygı ve merhametle olmalı. Eğitimde ilk aşama ailedir ancak bu süreçte çocuk babadan çok annesiyle bir aradadır. Bu nedenle çocuğun ilk öğretmeni annesidir.

İmam Gazali, fıtrat hadisini esas alarak, çocuğun kalbini “tertemiz, bomboş, saf, her şeyi almaya kabiliyetli ve yöneltildiği her şeyi yapmaya meyilli” olarak nitelendiriyor. Ayrıca Gazali, ruhun yaratılışı itibariyle gerçekleri kabullenmeye yetenekli olduğuna ve Allah’ı bulup kavrayacak gücün de onda bulunduğuna inanıyor. O nedenle her şeyi almaya ve yönlendirildiği her şeyi yapmaya hazır olan çocuğa anlatılacak ve onu yönlendirecek konular çok önemli.

İlk öğretmen olan anneye oldukça önemli görevler düşüyor. Gelecek nesillerin iyi yetişmesi kendini yetiştirmiş annelerle mümkün. Anneler kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kur’an’da bildirilen üstün ahlâka yakışır bir hale getirmeye gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmeli. Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü kanıtlarıyla açıklamanın yolu bilimdir. Kazanacağı her özellik, çocuğuna vereceği eğitimde anneye yardımcı olur. 

Kuşkusuz çocuğun kalbini etkileyecek olan yalnızca Rabbimizdir. Ancak anne, her konuda bilgi birikimine sahip olmanın yanı sıra kişiliği ve karakter özellikleriyle de güzel ahlâkı yaşayan bir Müslüman olarak çocuğu için örnek rol model olmalı. 

Çocuğa öncelikle Allah’ın varlığı ve sonsuz güç sahibi olduğu anlatılmalı. Çocuk, çevresinde gördüğü her şeyin, içtiği suyun, yediği sebze - meyvenin, gözlerinin, kulaklarının, kalbinin nasıl var olduğu ve bunları yaratılışı konularında düşünmeye yönlendirilmeli. Kâinatı saran mucizevî güzellikler üzerinde bilgi sahibi olması, çocuğun gerçekleri fark etmesini sağlar. Çevresinde gördüğü yaratılış gerçekleri vesilesiyle bu muhteşem düzenin sahibinin Allah olduğu gerçeğine ulaşabilir. Böylece çocuklara, Kur'an ahlakının anlatılması daha da kolaylaşır.

Dinî ibadetleri yapması için çocuk, öncelikle mantığını kavramalı. Bu nedenle çocuğu, dinin gereklerini anlayacağı düzeye getirmek öncelikli olmalı.  Böyle olmadığında çocuk, ne yaptığının farkında olmadan taklidi bir şekilde yapar ya da nedenini bilmediğinden yapmak istemeyebilir. Çocuk sevgiyle ve samimiyetle inandığında, ibadetleri yerine getirmeyi kendiliğinden isteyecektir. 

Din insan ruhunun en önemli gıdasıdır. Bilimsel birçok araştırma sonucu da göstermiştir ki insan fıtrat olarak iman etme üzerinedir. İman yaşanmıyorsa önce insanların, ardından ailelerin, daha sonra da toplumların sağlığı bozulur, dejenerasyon yaşanır. İnsanın yaratılışına aykırı olan felsefe ve sistemler hep acı, sıkıntı ve bunalım getirir. 

İman ile insan ruhu arasındaki özel ilişki konusunda yapılan bir bilimsel araştırma sonucuna göre, inanan gençlerin inanmayan gençliğe oranla daha mutlu oldukları ortaya çıkmıştır. Associated Press bu araştırmayı, “Birçok çocuk için inanç mutluluğun anahtarıdır” başlığı ile dünyaya duyurmuştu.

Harvard Üniversitesi’nden Dr. Herbert Benson’ın dini inanç ile bedensel sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen kapsamlı araştırmaları da, bu konuda dikkat çekici sonuçlar vermiştir. Benson seküler bir bilim adamıdır ancak Allah inancının ve ibadetlerin insan sağlığı üzerinde başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak derecede olumlu bir etki meydana getirdiği sonucuna varmıştır. Benson’ın vardığı sonuç, kendi ifadesiyle, insan bedeninin ve zihninin, “Allah’a iman etmeye göre ayarlı” olduğudur. (1)

Din, çocuğun anlayacağı kadar açık ve kolaydır. Bu yüzden samimi imanı yaşayan her anne çocuğuna Kur'an’ı okumalı, ayetleri ona açıklamalı, Peygamberimiz (asm)'ın güzel ahlâkını anlatmalıdır. Annenin, çocuğuna yapacağı en büyük iyilik, Allah’ı dost edinmesini sağlamak yönünde eğitmektir. Çocuk inançlı yetiştirilirse karakteri sağlam olacaktır. Tek güç sahibinin Allah olduğunun bilincinde olmayan çocuk, yaşamı süresince insanlardan korkacak, insanlara hoş görünmeye çalışacak, Allah yerine onlardan yardım umacaktır. Allah'a yakın yetiştirilen çocuk, yaşı küçük de olsa, olgun bir akla ve ahlâka sahip olur. Yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğinin bilincinde yaşar ve olaylar karşısında güzel tavır sergiler.

“Başarısızlık ve felaketlere rağmen, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır.”  (2) 

Elif E Bayraktar
(1) Rod R. Seeley, Trent D. Stephens, Philip Tate, Essentials of Anatomy & Physiology
(2) Andre Mauroıs

YORUMLAR

  • 0 Yorum