ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Karanlıkların ‘Organize Askerler’i

16 Şubat 2020 - 18:06

Şeytanın en büyük hedefi, insanları Allah'ın yolundan saptırmak ve cehenneme sürüklemektir. En büyük düşman şeytan, onları olmadık kuruntularla meşgul ederek, akıllarını karıştırmaya ve sağlıklı düşünmelerini engellemeye çalışır. Bunu yaparken de kendi dostları, kardeşlerinden ve itaatli askerlerinden oluşmuş organize ordusunu kullanır.

Kur’an'ın, "...Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar." (Enam Suresi, 121) ayetiyle verilen bilgi, şeytanın tek başına hareket eden bir güç olmadığını gösterir. Kur’an, ‘ins ve cin şeytanların’ varlığına dikkat çeker. Şeytan, insanlardan ve cinlerden kendisine uyanlarla birlikte hareket eder ve onları diğer insanları saptırmak amacıyla kullanır. Bu kimseler de şeytanın sinsi karakterine sahip olur, insanların kalplerine kuşku vererek onları Allah’ın dosdoğru yolundan uzaklaştırmaya çalışırlar.

 Şeytan bu kimselerden kendi adına faaliyet gösterecek sadık ve itaatli bir ordu oluşturur ve hedefleri doğrultusunda onları istediği gibi yönlendirir. Bu kişiler aracılığıyla büyük insan kitlelerine ulaşır, insanlara telkin etmek istediği sözleri onlara söyletir ve güç kazanır. Böylece insanlara sessizce, sinsice ve sezdirmeden, kendi engebeli yoluna çağırır. Bu kimseler şeytanın verdiği buyruklara itaat ederek, çevrelerindeki insanları da şeytanın ordusunun erleri yapmaya çalışırlar.

Kur’an’daki ”…Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar. (Araf Suresi, 30) ifadesiyle doğru yolda zannettikleri şeytanların ahlâkını benimseyen insanlar, yavaş yavaş birer ‘ins şeytan’ haline gelirler. Böylece şeytan, inançlarını tebliğ edecek binlerce ağza, bedene ve insanları doğru yoldan saptıracak binlerce itaatli askere sahip olmuş olur.

Onlar, şeytanın fısıldadıklarının kendi düşünceleri olduğunu zanneder, hiç duraksamadan buyruklarını uygularlar. Zamanla şeytanın fikirlerini şeytanın kendisi kadar benimser, tamamen onun diliyle konuşurlar. Şeytanın kumandası altındaki bu kişiler, yaşamları boyunca şeytanın hizmetkârı olurlar. Akıllarını, vicdanlarını, düşüncelerini, her şeylerini şeytan tutsak almıştır. 

Şeytanın kurduğu bu sistem, adeta batıla dayalı bir din gibidir. Tarihin başlangıcından itibaren yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan tüm insanlara aynı telkinleri veren şeytan, bıkmadan usanmadan onlara kendi batıl dinini tebliğ eder. Şeytanın iradesi altındaki bu insanlar, artık Allah'ın dosdoğru yolunda değil, şeytanın sonsuz azaba götüren yolunda yaşarlar. Çünkü, “O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır. (Fatır Suresi, 6)

Kusursuz yaratılmış bir imtihan ortamı olan dünyada, iman eden ya da etmeyen herkes imtihana tabidir. Bu nedenle, şeytan bütün insanları etkilemeye çalışır. İmanı gereği gibi yaşamayan insanlar, Allah'a tam teslim olmamaları ve Allah korkusunu içlerinde hissedememeleri nedeniyle şeytanın fısıltılarını dinlerler. 

 Şeytanın kendilerinin apaçık düşmanı olduğunu, büyük zararlar verebileceğini bildikleri halde, ondan yeterince sakınmaz kimi insanlar. Sonuç olarak ortaya, bir yandan ibadetlerini yerine getiren bir yandan da davranışlarıyla şeytanın sözcülüğünü yapan kimseler çıkar. Ancak ne ilginçtir ki bu kimseler, yaptıkları hatalara kendileri şahitken, şeytandan ve kötülükten dikkatle uzak duran ve Kur’an ahlâkıyla yaşayan kimseler olduklarını iddia ederler:

Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 37)

Allah'ın Kur’an'da bildirdiği tek bir mümin karakteri vardır. Kur’an ahlâkının sadece bir kısmını uygulamak ve din dışı farklı bir karakter geliştirmek, insanı sonsuz azaba sürükleyebilir. Tek doğru yol vardır; o yol Allah’ın Kuran’da tarif ettiği dosdoğru yoldur, Bu, Allah'ın hoşnut olacağı, kişiye cenneti kazandıracak, onu cehennemden uzaklaştıracak olan yoldur; tâli yollar şeytana çıkar… Allah’ın yolunda yaşamıyorsa insan,  o zaman şeytanın yolunda yaşıyor demektir.

…Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (En'am Suresi, 71)

Nefsimizi etkilemek isteyen şeytan bizim apaçık ve en büyük düşmanımız. Verdiğimiz savaşta Don Quichotte gibi hayali düşman yel değirmenlerine karşı boşa kılıç sallamayalım. Şeytan bizimle bedensel boyutta savaşmaz. Bu ordu ile aynı boyutta savaşmak lâzım.

YORUMLAR

  • 0 Yorum