Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 56)
İnkârcılara işaret eden bir açıklamasında Said Nursi, bir Yahudi’nin cam parçalarını elmas fiyatıyla alması örneğini vererek, insanın dünyada geçici bir başarı elde ettiğini ifade eder. Bu sözler, hakikat ile aldatmacayı ayırt etmenin önemini vurgular.
"Hem senin dünyaca muvaffakıyetin, elmasçı ve divane olmuş bir Yahudi’nin cam parçalarını elmas fiyatiyle aldığı gibi; sen de küçücük, kısacık bir zamana, bir hayata, uzun ve daimî ve geniş bir hayatın fiyatını verdiğin için, elbette o had dairesinde galebe edersin. Bir dakikaya bir sene kadar şiddetli hırs, muhabbet, intikam gibi hissiyatla müteveccih olduğun için, ehl-i diyanete muvakkaten tefevvuk edersin."
Söz konusu cam parçaları, dünyevi çıkarlardır. Dünya malı, gösterişli olsa da geçicidir; ahiret nimetleri ise ebedidir. Dünyanın süsüne kapılıp ahireti unutmak, cam parçalarını elmas sanmak gibidir.
Cam, elmasa benzeyebilir ama hiçbir zaman onun değerinde olamaz. Eğer birisi camı elmas gibi tanıtıp satarsa, kandırdığı kişiler ancak aldananlardır.
Ancak münafık, karşılığını çok büyük bedel ödeyerek, elmas fiyatıyla öder. Allah'ın hoşnutluğunu ve sonsuz ahiretini yitirerek!.. Küçücük, kısacık bir zamana, bütün bir hayatını heba eder. Münafık ve müşrik, küfürle ittifak halinde olduklarında üstün gelirler. O yüzdendir ki büyüklenir, enaniyet yaparlar.
Toplum mikrobu münafıkların, sırtlarını küfre dayayarak elde ettikleri başarı gerçekte yenilgidir. Onların elde ettikleri her şey, hazırladıkları her oyun mutlaka aleyhlerine döner.
Münafıklar, kimi zaman müminlerin felaket haberlerini dışarıdan beklerler. Müslümanlara yapılacak bir saldırı, bir hakaret, bir oyunu sadece uzaktan izler; dışarıda oldukları için de kendilerini güvende görürler. Müslümanlar o göğüs göğüse mücadelede galip geldiğinde haset ederler ancak Müslümanlara bir saldırı olduğunda haz alır, “Allah bizi korudu” derler. Ailelerine, kendilerine, mallarına zarar gelmediği için heyecanla olayı seyreder, onların arasında olmadığı için müthiş sevinir ve çok akıllı olduklarını düşünürler.
Kimi zaman da münafık, “bir dakikaya bir sene kadar şiddetli hırs, muhabbet, intikam gibi hislere yönelmiş olduğu" için, dindar insanlara geçici de olsa üstün gelir. Müslümanlara tuzak kurar, oyuna getirir. Aklı, ruhu, kalbi, duyguların yüksek ve yüce görevlerini bırakıp, alçak nefsin ve pis hevesin rezil işlerine ortaklık ve yardım ettiklerinden, mücadelede üstünlük elde eder.
Ve Üstadın sözlerinin devamındaki gibi, "zahirde daha sevimli görünür". Allah bir anda belasını vermez. Ancak Allah, ona verdiği imkân, çocuk ve mallarla, canının azap içinde çıkması için bunu yapar. O rahatlık içinde yaşam sürer; inkârcılar onu sevimli görür ve destek olurlar.
Küfür, geçici de olsa kazandığı sonuçla Müslüman’ın Cennetine, kendisinin ise Cehennemine vesile olur. Müslümanın zorluk çekse de ecrinin artmasına, derecelerinin yükselmesine vesile olur. Münafıklar, müminlerin kıymetini artırmak için özel yaratılmış bir gruptur. Allah, onlarla kıyaslayarak müminlerin değerini insanlara gösterir. Münafık, müminin zihnini açar, mücadele azmini ve çabasını artırır; onu hareketli canlı, kararlı ve şevkli tutar. Münafıklar müminler için adeta nimettir, onları gördükçe güzel ahlakın, sevginin, dostluğun önemini daha iyi anlarlar.
Küfrün kurduğu tuzak –Allah’ın dilemesiyle-daha baştan bozuktur. Onlar sonucun kendilerine başarı getireceğini düşünürlerken, müminler galip gelmiştir.
Bu, müminlerin zaferidir; Rahmanidir. Münafığın, müşriğin, küfrün zaferi şeytanidir; geçicidir, sonunda kayıp vardır. Dahası münafık cehennemin en alt tabakasına gider ki bu en büyük kayıptır.
Kısacası: hakikatleri iyi ayırt etmeli ve gerçek elmasın peşinde olmalı.
O halde gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer gerçekten müminseniz, her zaman en üstün sizsiniz.
(Al-i İmran Suresi, 139)
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR