ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Musibetler Neyi Hatırlatır?

16 Mart 2020 - 17:25

Bilim insanlarının ‘Covid-19’ dediği ölümcül Coronavirüsü, binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Bugüne kadar dünya genelinde tanı koyulan vaka sayısı 170 bin sınırına ulaşırken ölümler 7 bine yaklaştı. Coronavirüs, kâbusun yeni adı oldu. Dünya genelinde milyonlarca kişi karantinaya alındı. Karantinayla boğuşan dünya, alınan önlemler nedeniyle ise Türkiye'ye hayran kaldı.

Hafta içi şüpheli olan bir vatandaşın testi pozitif çıktı. Sonrasında 4 yakınının daha virüs taşıdığı açıklandı. Bugün itibariyle ülkemizdeki hasta sayısı 18 oldu. Hastalar dış dünyadan tamamen izole edildi. Aile bireyleri ve yakın çevresi gözetim altına alındı. Bu bir salgın değil; tedbir alalım, dikkatli olalım, dua edelim. Allah ülkemizi esirgesin. 

Bu arada oturduğu yerden ahkâm kesip fitne fesat üreten, olumsuzluğu destekleyen malum ekip yine ortaya çıktı. Depremden, çığdan hatta şehitlerimiz üzerinden siyasi rant çıkarmaya çalıştı, elbette şimdi de Coronavirüsten çıkarmaya çalışıyor, panik oluşturmak amacıyla sahte belgeler yayıyor, dikkatli olalım.

Doğru bilgiye kolaylıkla ulaşmak mümkün. Bizi doğruluğu ispatlanmamış ve uydurulmuş bilgilerle manipüle etme, iftiralarla karalama kampanyası oluşturma çabası içindeki etki ajanı rolüne soyunan gazetecilerden, habercilerden, siyasetçilerden gelen haberlere kanmayalım.

Medya büyük bir silahtır. Bu silahı çıkarları doğrultusunda çok iyi kullanan küresel güçlerin, Coronavirüs konusunda Türkiye’den fotoğraflar kullanarak attıkları manşetlerle, Türkiye'ye sosyo-ekonomik saldırıyı salgın üzerinden sürdürdüklerini görüyoruz.

Yazar Ufuk Coşkun, “Bu işin şakası yok! Dünya çapında dataları kontrol edebilen küreselciler, bizleri hackleyerek hayatı yeniden tasarlamayı planlıyor. Unutmayın” ifadeleriyle konuyla alakalı uyarılarda bulunuyordu.

Evet, bu işin şakası yok. Ancak panik de yok. Tedbir alıp, hijyene özen gösterelim. Wendy Barnaby’nin Virüs Saldırıyor adlı kitabında, “Biyolojik silahlar gerektiğinden çok daha fazla psikolojik etkiye sahip kitle imha silahlarıdır” cümlelerine rastladım. Akademisyen yazar Sefer Darıcı’nın söylediği gibi, “Panik virüsten tehlikelidir. Manipülatörlere geçit vermeyin. Korkuyu kullanırlar. Korku virüsten daha bulaşıcıdır ve bilinçli düşünmeyi engeller. Ölüm korkusu keza ölümün kendisinden daha büyüktür. Tedbirler zamanında ve titizlikle alınıyor…”

Kaderin düzeni içinde, tedbir almak ve tevekkül de kaderin ayrılmaz parçaları. Yapmamız gereken her türlü tedbiri almak ki Allah kaderi yaratırken tedbir almayı, sözlü ve fiili duayı farz kılıyor. Fiili anlamda bir şey yapmadan, konuyu Allah’a bırakmak şeytani bir tevekkül olur.

Allah verdiği musibet ve belâlarla insanlara sağlığın önemini, tedbir almanın gerekliliğini, dünyanın geçiciliğini, ölümün yakınlığını, dünyada varoluşlarının sebebini ve amaçlarını hatırlatıyor. Rabbimiz bu olaylarla aslında bize merhamet ediyor, ölümü hatırlatıyor. Çünkü ölümü sık düşünmek bizi mütevazı yapar. Sığlarda çırpınmaktan kurtarır, derin düşünmemizi ve dengeli yaşamamızı sağlar. Ölüme direnmek mümkün mü? Her nerede olursak olalım, bizi bulmayacak mı?

İnsan böyle anlarda Allah karşısındaki acizliğini hatırlar ve Şafi olan Rabbine yönelip, O’na sığınır. İnsan ne kadar aciz olursa imtihanı o kadar mükemmel olur, Rabbine o kadar yaklaşır. Çünkü zorluklar, hem onları yaşayan insan, hem de şahit olan kişiler için dünya hayatının geçiciliğini ve her an sona erebileceğini kavramaları içindir. 

Allah bize imtihan başlıklarını verir; açlıkla, korkuyla, canlardan mallardan eksiltmeyle imtihan oluruz.  Her an imtihana hazır olmalı. Geldiğinde ise kolay karşılamak için de Allah’tan iman kuvveti istemeli. Peygamberimiz(asm) gibi;

“Yâ Rab! Senden dünyadaki musibet imtihanlarını kazandıracak iman kuvveti diliyorum. Sıkıntı ve zorlukları kolayca karşılayacak iman kuvveti ihsan eyle bizlere!”

… Sağlık Bakanımızın, "Koronavirüs, alacağımız tedbirlerden güçlü değildir” açıklaması önemli. Bakanlığımız gerekli önlemleri almıştır. Ülke olarak bunun da üstesinden geleceğiz inşa’Allah.

Hiçbir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. (Hicr Suresi, 5)

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum