İnkâr edenler birbirinin velisidir. Siz de birbirinize veli olmazsanız, yeryüzünde fitne ve fesat çıkar.” (Enfal Suresi/73)
Çekişip birbirlerine düştükleri için zayıf düşen Ortadoğu ülkelerinin içinde yaşadıkları fitne ateşinin sönmesi ve huzurun sağlanması için İslam Birliğinin zorunlu olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Müslümanlar birbirleriyle veli olmayı terk ettikleri ve hatta birçoğu birbirine düşman olduğu için büyük bir fesat ortamı yaşanıyor. Bu düğüm ancak İttihad-ı İslam’ın birleştirici gücüyle çözülebilir.
Dünyanın 5’den büyük olması için İslam Birliği şart. Cumhurbaşkanımızın ısrarla İslam Birliği çağrısı yapması bu sebeple çok doğru. Sayın Erdoğan, İstanbul Yenikapı’da "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde de İslam âlemine çağrı yaparak, "Tüm Müslümanlara diyoruz ki, gelin birlik olalım, zalimlerin karşısına tek yürek olarak çıkalım. Kudüs nöbetini devralma sırası bize gelmiştir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: " Amerika'nın aldığı son kararla, Kudüs'ün mahremiyetine bir kez daha el uzatıldı. Mescid-i Aksa giderek sıklaşan bir şekilde, radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirletiliyor… Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapmıyoruz, yapamıyoruz. Halbuki önümüzde Müslümanların Kudüs'ün nasıl eman yurdu haline getirdiğinin örnekleri var… Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs bir semboldür, bir imtihandır, Kudüs kıbledir. İlk kıblemizi koruyamazsak son kıblemizin geleceğine güvenle bakamayız. Açık konuşmak gerekirse İslam dünyası Kudüs imtihanında sınıfta kalmıştır. Sadece İslam dünyası değil, tüm insanlık da sınıfta kalmıştır… İslam dünyasını içinde bulunduğu bu durumdan çıkarmak boynumuzun borcudur. Kudüs, inşaAllah tüm Müslümanların kurtuluşunun vesilesi olacaktır" ifadelerini kullandı.
Doğrudur; Müslüman ülkeler yıllardır İsrail’i kınamaktan başka bir şey yapmıyor. İslam âleminin önceliği İttihadı İslam’ın sağlamak olmalı. Bu, tüm halkların kurtuluşudur. Barış ve huzur ancak Müslümanların, Allah’ın emrettiği gibi birlik olduklarında ve yaşanan olayları sosyal ve siyasî bir gelişme olarak değerlendirmeyerek, Allah’ın hayır ve hikmetle yarattığına inandıklarında gerçekleşebilir.
“Müslümanların kendilerini bu duruma sürükleyen gerçek düşmanlarını göz ardı ederek böyle ucuz oyunlara gelmeleri ve birbirlerine düşmeleri büyük felaketlere yol açacak -Allah korusun- son derece utanç verici bir gaflet olacaktır. Müslümanların asıl yapmaları gereken, bir araya gelerek, tüm güç ve imkânlarını dünya çapındaki dehşetli Deccaliyet fitnesine karşı seferber etmektir.
Kur’an’ın hiçbir ayetinde Müslümanların birbiriyle savaşması helal kılınmaz. Tam aksine, eğer çarpışanlar varsa aralarının düzeltilmesi emredilir (Hucurat Suresi/9). Savaşmak şöyle dursun, Müslümanların birbirlerine kötü söz söylemesi, birbirinin arkasından konuşması hatta birbirleri hakkında kötü zanda bile bulunmaları haram kılınmıştır.” (*)
Allah’ın Müslümanlara farz kıldığı en büyük ibadetlerden olan “birlik olma” hükmü terk edildiği için belaların, felaketlerin ne boyutlara varabileceğini görüyoruz. Tek çözüm Müslümanların, Kur’an’ın rahmet ve hidayeti altında, hiçbir ayrılık ve ihtilafa sapmadan sevgi ve kardeşlik ruhu içinde kopmaz ve sarsılmaz bir birlik haline gelmeleridir.
İslâm âlemi artık bağlarını ve birlik ruhunu güçlendirmeli, hak olanda ittifak etmelidir. Müslümanların birlik olmasını göz ardı eden ya da istemeyen bazı kişilerin aksine İslâm dünyasında birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun yeniden canlanmaya başladığının işaretleri görünüyor. İttihad-ı İslâm coşkuyla savunulmalı, Müslümanlar ümitsizliği bırakarak hızla birlik olmalı ve büyümeli. Bütün insanlığı aydınlatıp-ısıtacak saadet güneşinin çıkması için fiilî çaba içinde olmalı ve samimî dua etmeli.
“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.” (Haşr Suresi, 10)
(*)http://gundemanaliz.com/
YORUMLAR