ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Parça Parçayız!

09 Aralık 2019 - 04:59

Tüm dünyada Müslümanların zulüm görmelerinin en önemli nedeni Müslümanların parçalanmışlığı. Özellikle son dönemlerde Müslümanlar sürekli eziliyorlar; çünkü darmadağınıklar ve en acayip olanı da bu dağınıklığı makul görüyorlar. Ancak yaşanan katliamların, acıların hiçbiri yeni değil. Olaylar, İslam dünyasının birlik olarak hareket etmesine, tüm dünyanın huzur ve barışı için büyük bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. 

Müslümanları şevklendirecek,  onların imanlarını ve İslam’ı koruma duygularını artıracak, Kur'an ahlâkını yaygınlaştırmak için mücadele etme azimlerini harekete geçirecek büyük olaylar meydana geliyor. “İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayeti hükmü gereği Müslümanlar Allah'ın bu buyruğuna uyup birlik oluşturmadığı sürece yaşanan olayların ve acıların süreceği ortada. 

Dünyanın dört yanında Müslümanlar hemen hemen yüzyıldır baskı altında yaşıyorlar. İslam coğrafyası tüm dünyanın gözleri önünde sayıları halâ tam olarak tespit edilemeyen milyonlara mezar oldu, oluyor.

Daha dün Bosnalı Müslümanlar dünyanın gözü önünde acımasızca soykırıma tabi tutulmuşlardı.

Filistin’de Müslüman kardeşlerimiz yarım yüzyıldan fazla süredir öldürülüyor ve topraklarında sürgünü yaşıyorlar. 

Bir taraftan Suriye'de zalim Esed yönetimi güçleri, kimyasallarla sivil ve masum insanları katlediyor.

Doğu Türkistan'daki Müslüman kardeşlerimiz yaklaşık 60 yıldır işkence görüyor ve akıl almaz baskılara maruz kalıyorlar. 

Irak’tan gelen ölüm haberleri sürüyor, Kırım’da Müslümanlar zorluk ve sıkıntılar altında yaşıyor, yine Afganistan’dan, Myanmar’dan ölüm haberleri geliyor, Pakistan’da binlerce Müslüman zor koşullarda mülteci konumunda yaşamlarını sürdürüyorlar.

Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde hapishaneler, düşünce ve inançları nedeniyle tutuklu olan Müslümanlarla dolu. 

İnternette kanlar içindeki çocuk fotoğrafları yürekleri acıtıyor. Müslüman, Hristiyan ya da Musevi; samimi vicdan sahipleri bu zulme "hayır" diyor. Ama en çok da biz Müslümanların canımızın acıması lâzım. Birbirimize kin ve nefretle baktığımız, sevgiyi, şefkati esas almadığımız, hâlâ bir ve birlik olmadığımız için. Duyarlı olmak, bir şeyler yapmaya çalışmak elbette vicdanî sorumluluğumuz. Ancak çözüm tweet ya da slogan atmak değil, çözüm birlik olup saflar halinde zulme karşı mücadele etmektir. “Allah'ım zalimlere göz açtırma. Senin lanetin zalimlerin üzerine olsun!” duamızdır ancak fiilî dua da gereklidir.

Müslüman akan kanları, aç ve susuz insanları, harap olmuş evleri ve içlerindeki yoksul insanları görebilmeli. Masum çocukların ve kadınların çığlıklarını işitebilmeli.

Şahit olduğumuz olaylar, Deccalî tuzakların büyüklüğünün ve fitnesinin boyutlarını gösteriyor. Samimi Müslüman, dünyadaki dengelere bakıp buna göre tercih yapmaz. Hangi topluluk/yapılanma güçlü ise kendince kuvvetli, onurlu ve saygın olmak için onlardan yana olmaz. Çünkü o derin yapılanmaların her biri, Allah dilemedikçe hiçbir şey yapamayacak olan aciz insanlardan oluşur. 

Zaman; fitneye dalma, gaflete kapılma, sessiz kalma, umursamaz davranma, nefsâni tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değil. Milyonlarca Müslüman zulüm altında yaşarken ve çözüm ortadayken, birlik için çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah'ın emri gereği, İslam ahlâkının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada üzerine sorumluluk almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun ağır vebali altında ezilebilir. 

İnsanların birçoğu Myanmar’da, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Gazze’de, Pakistan’da, Irak'ta, Keşmir’de, Yemen’de, Doğu Türkistan’da yaşananlar hakkında bilgili değil. Oysa bunlar gibi daha birçok bölgede yıllardır şiddet gören, zulme uğrayan, baskı altında, aç ve yoksul yaşayan insanlar bizim din kardeşlerimiz.  

Diğer taraftan yaşanan zulüm ve haksızlıkların bilincinde olduğu halde yardım edebileceğini düşünmeyen bir çoğunluk da var. Bu yapıdaki kişi zulmün engellenmesi için elinden bir şey gelmeyeceğine kendisini o denli inandırıyor ki, vicdanında hiçbir kıpırdanma olmadan kendi rutin hayatını rahatça sürdürebiliyor. Oysa her insanın, zulme dair okuduğu haberler ve izlediği görüntüler karşısında vicdanı sürekli diri olmalı. 

Yüce Allah buyuruyor: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75) 

Peygamberimiz(asm) buyuruyor:  "Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, bizden değildir.” (Hakim, IV, 352, Haysemi, I, 87)

Umursamaz, kayıtsız, kendini kurtarma peşindeki bir yaklaşım Müslümana yakışmıyor. "Yapabileceğim bir şey yok, elimden bir şey gelmez" diyen insan, birlik olmak için Allah'a samimi ve yoğun bir şekilde dua edebilir. Zulme rıza göstermek, göz yummak, karşı durmamak zulme ortak olmaktır. 

Birlik olmak, Deccaliyetin tüm dünyaya yaydığı zehrin panzehridir. Rahmanî ve Allah'ın ahlâkına dayalı nur bir birlik, duamız olmalı. Kınayarak bir yere varamıyoruz. Kur'an’a göre hareket etmemiz, Kitabımız neyi emrediyorsa onu uygulamamız gerekiyor.

Biz Müslümanlar namaz, oruç gibi ibadetleri farz kabul edip, "Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın... (Al-i İmran Suresi, 103) ayeti gibi birliği emreden ayetleri göz ardı ettiğimiz, hakkı, iyiliği, barışı hâkim kılmak için birlik olmadığımız, haklarımıza tecavüz edildiğinde birlikte saf tutmadığımız, korku ve ümitsizlikten, kin ve nefretten arınamadığımız, ‘tembellik döşeği’nden kalkmadığımız, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığından kurtulamadığımız, ‘dünyanın çivisi çıkmış, ben mi düzelteceğim’ bencilliğinden sıyrılamadığımız sürece üzerimize belâ üstüne belâ yağacak.

Müslümanlar artık Allah’ın emrine itaat edip kurşunla kaynatılmış gibi kenetlenmeli, birbirlerine veli olmalı, haksızlıklara karşı birlikte karşı mücadele etmeli. Tüm mazlumlara birlikte sahip çıkmalı.

Bugün Doğu Türkistan'da kardeşlerimiz komünist rejim tarafından işkencelerle şehit edilirken, Yemen'de her gün yüzlerce bebek, kadın açlıktan can verirken, biz halâ sakalın boyu, muskanın yeri, kefenin yanmayanı ile uğraşıyoruz… Parça parçayız; Sen topla bizi Allah'ım!

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum