"Mekke'ye gelmeden önce kendi ülkende sürgün hayatı yaşayan bir yabancıydın. Ama şimdi, Allah'ın ailesine katılmaya çağrıldın. İnsanlık, dünyanın en kıymetli ailesi bu eve çağrılır. Bir fert olarak eğer kendini düşünüyorsan, kimsesiz, evsiz ve barınaksız bir yabancı olduğunu hissedeceksin. Bu nedenle, benliğinden gelen eğilimleri at; işte o zaman Ev'e girip aileye katılmaya hazırsın demektir."
Ali Şeriati’nin Hac adlı kitabından bu cümleler. O gün, defalarca okuduğum şu satırlardan müthiş etkilenmiştim. Uzun uzun düşündüm üzerinde. “Acaba” dedim “davetlilerden miyim? Acaba hazır mıyım? Acaba benliğimden gelen eğilimleri gerçekten atabilir miyim?”
Ve karşılıksız ikram eden, iyiliği, keremi, lütuf ve ihsanı bol Rabbim duama icabet etti; "Lebbeyk (buyur) Allah'ım lebbeyk; hamd ve nimet senin için, mülk de senin için. Senin ortağın yok, lebbeyk!"
Mahşerin sembolik provası gibiydi hac. Allah’a teslim olmanın, yeniden dirilişin, dünyevi bağımlılıklardan kurtulup özgürlüğe kavuşmanın sembolü. Allah ile ahdi yenilemeye, halisane teslimiyeti yaşamaya çalışma… Ölmeden önce ölmeye hazırlık...
Namaz, oruç, infak, itaat ve diğer tüm ibadetlerde, niyet ve kalpten geçenler önemli. İnsanlar ibadetlerini, Allah'ı ve O'nun karşısında ne denli acz içinde olduklarını düşünmeden, yalnızca alışkanlıkla yapıyor olabilirler. Hac, şeklen yapılan ruhsuz ve anlamsız bir ibadet olmamalı. Ya da hac, seyahat, ticaret ve gösteriş için yapılmamalı. İnsan, kulluğun gereklerini Allah'ın kendisinden hoşnut olmasını dileyerek, O'na muhtaç olduğunun bilincinde olarak yaptığında, ibadetleri Allah katında geçerli olur.
Amaçsız yaşayan insan etrafındakileri hoşnut etmeyi hedeflediği için kendisinden beklenen rol neyse onu üstlenir. Doğallık, dürüstlük ve samimiyet fıtratına ve vicdanına en uygun olandır ancak o amaçsızca, azap içinde adeta ölü gibi yaşar; yalnızca yaşar. Allah’ın dilemesiyle hacca niyet etmek, işte bu ölü gibi ruhun dirilişine ilk adımdır.
Ali Şeriati, haccın, amaçsızlığın karşıtı olduğunu söyler. Ve şöyle devam eder: "Evinden çıkacaksın Allah’ın evini veya insanların evini ziyaret et, çevreni terk et, pak topraklara git orada Meş’ar-i Haramın cana can katan seması altında Allah ile karşılaşabilirsin. Çektiğin yabancılıklar bitecektir. İnsan sonunda kendini bulacaktır."
Hac, şükrü artırır. Allah’ın, Katından cömertçe bahşettiği iman, sağlık gibi maddi ve manevi nimetlerin şükrüdür hac. Yeryüzünün her köşesinden hacca gelen inananlar, hacda en kârlı alışverişi yapar, manevi kârla ülkelerine geri dönerler.
Farklı coğrafyalardan, farklı renklerde ve farklı dillerdeki Müslümanlar, kutsal toprakların manevi havasını birlikte solur, kardeşliklerini pekiştirirler. Görünümleri farklı olsa da aynı duyguları ve aynı coşkuyu taşır, birlik ve beraberliği yaşarlar.
“Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O’nu tesbih eder; O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur" buyrulur Kur’an’da. Hacda insanlar, evrendeki bu tesbihe katılırlar. Beyaz giysileriyle insanların Kabe’yi tavaf anı muhteşem bir manzaradır.
Dünya giysilerinden soyunan insan, girdiği ihramın kendisi için takva elbisesi olmasına niyet eder. Bu umutla gönülden bağışlanma diler, nasuh bir tevbe ile tevbe eder. Yeniden eski hatalarına dönmemek için, içten Rabbine yönelir.
Hac, ırk, renk, millet ayırımı olmaksızın İslam kardeşliğinin göstergesi. Allah’ın “Tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler halinde yarattık.” (Hucurat Suresi, 13) buyruğunun yaşama geçirilmesi. Beytullah “Allah’ın evi”dir. Tüm inananlar orada Kâbeye yönelir; bu aynı zamanda Sahibine yöneliştir.
"Şimdi Makam-ı İbrahim'de duruyorsun ve O'nun rolünü oynayacaksın; O'nun gibi yaşayacak ve inancının Kâbe'sinin mimarı olacaksın. İnsanları içinde yaşadıkları bataklıktan kurtar. Ayağa kalkmalarına yardım et ve onlara yön ver. Onları hacca çağır, tavaf etmeye çağır. İbrahim'in niteliklerini kazanmak için tavaf etmeye çağır. İbrahim'in niteliklerini kazanmak için, tavafa katılıp bencilliğini bırakarak temizlendikten sonra yolunu izlemek için Allah'a söz verdin. Allah şahidindir."
Şahid ol ya Rab!
YORUMLAR