Müminlerin karşısındaki grubun en tehlikelisi söz dinlemez, azgın, toplumda bozgunculuk çıkaran münafıklardır. Küfürden daha tehlikeli olan yönleri de kendilerini Müslüman gibi gösteren ikiyüzlü, sinsi ve şeytanî karakterleridir.
Konuşmaları şeytani olduğu için zekicedir; dinlenir. Ruhları şeytan tarafından ele geçirilmiştir; şeytanın ağzıyla konuşur, şeytan adına eylem yaparlar. Dolayısıyla müminlerin karşısında şeytan vardır ve mücadele aslında şeytan iledir.
"Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar." (Münafikun Suresi, 4)
Görünümleri Müslümanlara benzese de güzel konuşuyor olsalar da aslında dayanıksız, gücü olmayan, zayıf karakterli, kof kütük gibi yeşermez, hiçbir işe yaramaz varlıklardır münafıklar. Ahşap kütüğün bir yere dayanması gibi sırtlarını küfre dayarlar.
“Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik” (Bakara Suresi, 8) derler. Ki sadece Allah’a değil, “ahiret gününe de iman ettik” der, kendilerini tam bir Müslüman olarak gösterirler. Ayetin devamında, “Oysa inanmış değillerdir” buyurur Allah. Ahmak kafalarıyla Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını zannederler. Ancak Allah, yalanlarını ortaya çıkarır;
“Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller.”
Münafık kendi yalanına, kendi sahtekârlığına kendisi de inanır. Çünkü şuursuzdur. Kalbi hastalıklıdır. “Allah da hastalıklarını artırmıştır.” Dozu gittikçe artan bir hastalığı vardır münafıkların.
Onlardan her türlü kötülük beklenir. İçlerindeki düşmanlık ise çok daha fazladır. Bu sebeple anormal, sapkın ve sapık kişilerle bağlantı kurar, bundan da şeytanî bir haz alırlar.
Münafıkların bu tehlikeli düşüncelerinin nedeni, çalışanı oldukları organizasyonun başındaki şeytandır. Her biri, şeytanın organize ordusunun kayıtsız şartsız itaat eden askeridir.
Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun "üzerini kabukla bağlatırız"; artık bu, onun bir yakın dostudur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 36-37) ayetiyle bildirildiği gibi, şeytan bu kişileri kabuk gibi bağlar ve telkinleriyle hareket eder duruma getirir.
“Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmiş… (A’raf Suresi, 30) olan münafık kendisini çepeçevre kuşatmış olan bu kabuğun içinde, gerçeklerden o denli habersiz ve şuursuz yaşar ki, kendisinin Allah yolunda olduğuna dair Allah adına yemin dahi eder.
O kirli ve samimiyetsiz ruhunun karanlığı yüzüne yansıyor olsa da sinsi ve gizli kişidir münafık. Bu yüzden net olarak teşhis etmek zordur. Şeytanın ordusu münafıklar, Müslümanların dünya hayatındaki imtihan gereği özel yaratılmış varlıklardır. O halde münafıkları nasıl tanıyacağız?
Kimi zaman münafık, müminlere karşı açıkça tavır koymasıyla teşhis edilir. Fitneye balıklama dalmasıyla, fitne çıkarması ve yaygınlaştırmasıyla… Dini düşman edinmiş inkârcılara müminler hakkında bilgiler aktaran münafık, müminlerin dağılmaları için gayret etmesi, onların içinde yaşayıp gerçekte dinsizlerle ittifak ederek saldırmasıyla deşifre olur.
Dünyadaki güç dengelerine bakıp buna göre tercih yapan münafıklar, dünya hayatına dair her konuda, küfrün Müslümanlardan üstün olduğuna inanırlar. Kuvvetli, onurlu ve saygın olmak için küfrün yanında yer alırlar. Bilmezler ki Allah'ın sonsuz gücü yanında derin yapılanmaların hiçbir gücü yoktur. Hayranlıkla dahil oldukları yapılanmaların her biri, Allah dilemedikçe hiçbir şey yapamayacak olan aciz insanlardan oluşan gruplardır.
Münafıkların yeryüzündeki güç odağı olan şeytanî sistemlerin, Allah'tan bağımsız birer güç olduğunu zannetmeleri yanılgıdır. Çünkü küfrün çoğunluk, Müslümanların sayıca az sayıda olması Allah’ın sünnetidir. Tüm şeytani yapılanmalar ve faaliyetleri Allah’ın kontrolündedir. Dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak inkarcılar her dönemde inananlardan sayıca kalabalıktır. Ancak Allah, sonsuz güç ve kudretiyle, sayıca az da olsa samimi iman eden insanları destekler. Allah, şeytanî her ordu karşısında inananlarda güç, onur ve üstünlük kılar.
Güç, onur ve üstünlük Allah'ın, O'nun Resûlünün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar. (Münafıkun Suresi, 8)
Elif E. Bayraktar
Konuşmaları şeytani olduğu için zekicedir; dinlenir. Ruhları şeytan tarafından ele geçirilmiştir; şeytanın ağzıyla konuşur, şeytan adına eylem yaparlar. Dolayısıyla müminlerin karşısında şeytan vardır ve mücadele aslında şeytan iledir.
"Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar." (Münafikun Suresi, 4)
Görünümleri Müslümanlara benzese de güzel konuşuyor olsalar da aslında dayanıksız, gücü olmayan, zayıf karakterli, kof kütük gibi yeşermez, hiçbir işe yaramaz varlıklardır münafıklar. Ahşap kütüğün bir yere dayanması gibi sırtlarını küfre dayarlar.
“Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik” (Bakara Suresi, 8) derler. Ki sadece Allah’a değil, “ahiret gününe de iman ettik” der, kendilerini tam bir Müslüman olarak gösterirler. Ayetin devamında, “Oysa inanmış değillerdir” buyurur Allah. Ahmak kafalarıyla Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını zannederler. Ancak Allah, yalanlarını ortaya çıkarır;
“Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller.”
Münafık kendi yalanına, kendi sahtekârlığına kendisi de inanır. Çünkü şuursuzdur. Kalbi hastalıklıdır. “Allah da hastalıklarını artırmıştır.” Dozu gittikçe artan bir hastalığı vardır münafıkların.
Onlardan her türlü kötülük beklenir. İçlerindeki düşmanlık ise çok daha fazladır. Bu sebeple anormal, sapkın ve sapık kişilerle bağlantı kurar, bundan da şeytanî bir haz alırlar.
Münafıkların bu tehlikeli düşüncelerinin nedeni, çalışanı oldukları organizasyonun başındaki şeytandır. Her biri, şeytanın organize ordusunun kayıtsız şartsız itaat eden askeridir.
Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun "üzerini kabukla bağlatırız"; artık bu, onun bir yakın dostudur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 36-37) ayetiyle bildirildiği gibi, şeytan bu kişileri kabuk gibi bağlar ve telkinleriyle hareket eder duruma getirir.
“Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmiş… (A’raf Suresi, 30) olan münafık kendisini çepeçevre kuşatmış olan bu kabuğun içinde, gerçeklerden o denli habersiz ve şuursuz yaşar ki, kendisinin Allah yolunda olduğuna dair Allah adına yemin dahi eder.
O kirli ve samimiyetsiz ruhunun karanlığı yüzüne yansıyor olsa da sinsi ve gizli kişidir münafık. Bu yüzden net olarak teşhis etmek zordur. Şeytanın ordusu münafıklar, Müslümanların dünya hayatındaki imtihan gereği özel yaratılmış varlıklardır. O halde münafıkları nasıl tanıyacağız?
Kimi zaman münafık, müminlere karşı açıkça tavır koymasıyla teşhis edilir. Fitneye balıklama dalmasıyla, fitne çıkarması ve yaygınlaştırmasıyla… Dini düşman edinmiş inkârcılara müminler hakkında bilgiler aktaran münafık, müminlerin dağılmaları için gayret etmesi, onların içinde yaşayıp gerçekte dinsizlerle ittifak ederek saldırmasıyla deşifre olur.
Dünyadaki güç dengelerine bakıp buna göre tercih yapan münafıklar, dünya hayatına dair her konuda, küfrün Müslümanlardan üstün olduğuna inanırlar. Kuvvetli, onurlu ve saygın olmak için küfrün yanında yer alırlar. Bilmezler ki Allah'ın sonsuz gücü yanında derin yapılanmaların hiçbir gücü yoktur. Hayranlıkla dahil oldukları yapılanmaların her biri, Allah dilemedikçe hiçbir şey yapamayacak olan aciz insanlardan oluşan gruplardır.
Münafıkların yeryüzündeki güç odağı olan şeytanî sistemlerin, Allah'tan bağımsız birer güç olduğunu zannetmeleri yanılgıdır. Çünkü küfrün çoğunluk, Müslümanların sayıca az sayıda olması Allah’ın sünnetidir. Tüm şeytani yapılanmalar ve faaliyetleri Allah’ın kontrolündedir. Dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak inkarcılar her dönemde inananlardan sayıca kalabalıktır. Ancak Allah, sonsuz güç ve kudretiyle, sayıca az da olsa samimi iman eden insanları destekler. Allah, şeytanî her ordu karşısında inananlarda güç, onur ve üstünlük kılar.
Güç, onur ve üstünlük Allah'ın, O'nun Resûlünün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar. (Münafıkun Suresi, 8)
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR