ELİF NİSA

ELİF NİSA

[email protected]

Tarafız!

02 Eylül 2019 - 00:17

İnsanlık tarihi boyunca her toplulukta, insanları inananlara karşı kışkırtan, başta sosyal konumlarının ve servetlerinin gücüne dayanarak saldırgan ve azgın davranışlarda bulunan kişiler yaşamıştır. Kur’an, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran bu kimseleri ‘kavmin önde gelenleri’ olarak tanımlar. 

Bu kişiler zenginliklerinin yanı sıra toplumun sosyal yapısında da söz sahibidirler ve sahip oldukları bu dünyevî değerler sayesinde gücü ellerinde bulundururlar. Ayrıca yazılı ve görsel medya gibi bazı önemli organlar da ellerindedir ve sahip oldukları fikirleri, Kur’an ahlakından uzak yaşam tarzını ve kendi hayata bakış açılarını topluma kolayca kabul ettirebilirler. 

Güçlerini bir başka şekilde de kullanır, toplumda iyi insanları tehdit eder, baskı yoluyla yıldırmaya çalışırlar. Amaç kötülük olduğunda tüm imkânlarıyla çaba harcarlar. Öylesine çaba gösterirler ki,  inananların aleyhinde tuzak kurmak için birlikte hareket eder; hatta kötülüğün en çoğunu yapabilmek için birbirleriyle rekabet içinde olurlar. Samimi insanları zor durumlarda bırakacak kararlar alır, ellerindeki sosyal silahları kullanarak kendilerine taraftar toplar, güçlerini artırırlar. 

Türkiye bugün Ahir Zaman’daki zor imtihanların kilit noktasıdır. Tüm gerilimlerin, plânların, entrikaların, akıtılan kanın, üzerimize oynanan oyunların kaynağı Türkiye’nin direnmesi, dik duruyor olmasıdır.

Gün geçmiyor ki asparagas/yalan haber ve resimler, yazılı ve görsel medyada ve sosyal paylaşım sitelerinde kasıtlı olarak yaygınlaştırılmasın. Çevreci eylemler bile bir kin ve nefret propagandası haline getiriliyor. Hatta öylesine ortak bir kin ve nefret ki, ortak payda oluyor, birbirine asla benzemez kesimleri bir araya getiriyor.

Etrafımıza baktığımızda bu kişilerin nasıl bir toplum modeli oluşturmayı amaçladıklarını fark edebiliriz.  İyileri çeşitli yöntemlerle susturup-sindiren dejenere ittifaklar sevgisizliğin, kin ve nefretin, acımasızlığın, haksızlıkların, kısacası toplumu gerilime düşüren olayların nedenidir.

Her gün yeni bir yalan özellikle toplumda tanınan sanatçılar, gazeteciler hatta politikacılar eliyle dolaşıma sokuluyor. Bilginin yalan olduğu ortaya çıktığında ise yalan tüm ülkeyi dolaşmış oluyor.

“İyi şeyler yalnızca planlanırsa olur, kötü şeyler kendiliğinden olur” denir ama aslında plânlanan kötülüktür. Yıllardır şahit olduğumuz hiçbir kötülük asla doğaçlama değil, arka plânı var.

Gazeteci yazar Eyüp Kılıç, “İyilik başlığı altında hazırlanan "sanatçı/lar" var. Hazırlıkları ise yeri ve zamanı geldiğinde bir anda kendisine hayran olan/yapılan genç kitleleri harekete geçirmek üzerine” diyerek meseleye dikkat çekiyor.

Elemanlarının zamanla isimleri değişiyor olsa her dönem faaliyette olan şeytanî ekibi iyi tanımalıyız. Organize ve birlik olmalı, gerekli savunma tedbirlerini almalıyız ki kötülerin plânlarına düğüm atıp, oyunları bozabilelim.

“Bir yalan dört doğruyu götürür; iyilik, güven, sadakat ve huzur”. Bu dördü yoksa hayatımızda geriye kalan hiçbir şey olmayacak.

Sıklıkla acılar, zorluklar, gerilimler yaşıyor, problemlerle boğuşuyoruz ancak toplum olarak olgunlaşmamız için, her şeyin daha iyi olması için gerekli tümü; başka türlü olmuyor.

Ayrıca ‘kötülükleri plânlayıp örgütleyenler ve emrindeki diğer derin ‘güç’ler ve ülkemizdeki yancı virüsleri böylece deşifre oluyor. Böylelikle şuurumuz açılıyor, asıl düşmanımızı tanıyoruz.

Kötülüğe, bozgunculuğa çağıran ‘liderler’ olduğu gibi, insanları iyiliğe çağıran ve bunun için samimi çaba gösteren insanlar da vardır. Ve vicdanlı, samimi inanan insanların birbirleriyle ortak hareket etmeleri, birbirlerine destek olmaları zorunludur. 

Toplumda ‘önde gelenler’in ellerindeki güç ve iktidar, gerçekte ne kendilerine ne de diğer insanlara fayda ya da zarar veremez. Biliyoruz ki Allah dilemediği sürece hiç kimse bir başkasına yarar sağlamaya ya da zarar vermeye güç yetiremez. 

Tarihimizde bu vatanı savunan hiç bir askere hiçbir zaman “Sen nerelisin?” diye sorulmadı. Türk’ü, Kürd’ü, Çerkes’i, Lâz’ı ile; bu vatan hep birlikte kazanıldı. Bu vatan hepimizin. 

Evet, bu vatan hepimizin.  Biz “vatan, bayrak, devlet, milletimizin, toprak” diyenlerin yanındayız. Hava durumuna göre yer değiştiren, rüzgâra göre eğilip bükülen, kalıba göre şekil alan, ilke ve değer tanımayanların, hainlerin ve yandaşlarının yanında değiliz. Tarafımız belli, şükür ki a’rafta değiliz.

“Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım." (Cemil Meriç)

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum