Allah, “kötülüğü örgütleyip düzenleyenler”in tüm hain plânları ve sonuçlarını inananlar için hayırla yaratır. Bugün FETÖ ve işbirlikçilerinin 15 Temmuz başarısız işgal girişimi de şer gibi görünüyor olsa da hayırdır. Hainlerin kurduğu her tuzak, Allah tarafından bozulur, hatta Allah’ın dilemesiyle daha baştan mağlubane kurulur.
Bugün de şerefsizlerin tuzağı hayra vesile oldu. Hainlik, kaynaşmamıza vesile oldu. Birçok ilde yapılan gösterilerde, tutulan nöbetlerde halkın, askerin, polisin, belediye başkanlarının, illerin parti başkanlarının Türkiye için beraber, el ele görüntülerine şahit olduk.
Son olarak da AK Parti, CHP'nin pazar günü Taksim'de düzenleyeceği miting için ana muhalefette gelen davete icabet edeceğini ve katılma kararı aldıklarını açıkladı.(*)
Birkaç gün önce El Jazeera’den, “Vatan ne demek Türkler iyi biliyor, tüm dünyaya gösterdi…” değerlendirmesi gelmişti. Gerçekten de biz bir olunca neler yapabildiğimizi/yapabileceğimizi tüm dünyaya gösterdik.
İşte 15 Temmuz sonrası yabancı medyada yer alan bazı yorumlar;
“Bizi Türklerin neden yüzyıllarca yönettiğini şimdi anladık. Darbe olunca biz kaçtık, onlar ölüme yürüdüler.” (Lübnan basını)
“Erdoğan’ın neden bu kadar cesur olduğunu, Türk milletini görünce anladık.” (Arap basını)
“Türk milleti tüm dünyanın kanını donduracak cesarette, vallahi bu ülkenin düşmesi imkânsız.” (Çeçen komutan)
“Türkler meydanlarda sırayla nöbet tutuyor. Yorulan, dinlenmek için evine giderken, yerini bir dostuna bırakıyor. Bir sıkıntı olursa haber vermesini isteyerek. Sıkıntı ile basitçe kastettiği şey; tank, helikopter ya da uçak.” (Le Figaro)
Aramızda mezhep, görüş, uygulama hatta inanç anlamında çeşitli farklılıklar olabilir. Ancak bu farklılıklar, Kur'an'da bildirildiği gibi, tanışıp kaynaşmamız içindir. Farklılıklar zenginliktir, renktir. Vicdanlı insanlara düşen, Kur’an ahlakı gereğince birliğimizi korumak ve güçlendirmektir.
Bu ruh birliğini yaşadığımız ve yaşattığımız sürece Allah dilemedikçe önünde hiçbir ‘güç’ duramayacaktır. Allah bir gecede ülkemize birlik ve kardeş olma kararı aldırdı. Bu, Allah'ın bize göre ‘şer’ olanda yarattığı bir hayırdır.
Bugün tehlike geçmiş değil. Henüz tam olarak atlattık diyemeyiz. Bu doğum öncesi çekilen son sancı da olsa, daha zorlusu bile gelecek olsa Allah’ın vaadine inanırız. Bizi aydınlığa çıkaracak olan Allah’tır.
Biliriz ki Allah inananlara Katından yardım gönderir, onları galip kılar, zafere ulaştırır. Allah'ın yardım vaadine kesin bilgiyle iman edenler asla ümitsizliğe kapılmaz, yaşanan olayı Allah’ın nasıl sonuçlandıracağını heyecan içinde beklerler. Hz. Musa kıssasındaki örneği hatırlarsak… Musa (as), Firavun'un zulmünden korumak için Mısır'dan çıkardığı kavmiyle birlikte Kızıldeniz’e ulaştığında, içlerinden bazı zayıf imanlılar, Firavun ordusu tarafından sıkıştırıldıklarını düşünmüş ve ümitsizliğe kapılmışlardı. Musa(as)’ın sözleri ise Rabbinin kendileriyle birlikte olduğuna dair derin inancının göstergesi idi;
"… Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 62)
Allah’ın izniyle öyle derindir inancımız. Kaldı ki her sıkıntının sonu vardır, bitmeyen imtihan yoktur.
“Türk gençliği uyumuyor. Bu kahraman İslâm Türk milleti başka bir devletin boyunduruğu altına giremez. Fedakâr Müslüman gençliği, sahip olduğu tahkikî iman kuvvetiyle, vatanını sattırmaz. Dindar, cengâver Türk milleti ve imanlı, cesur Türk gençliği korkmaz.” (Risale-i Nur, 14. Şua)
Biz sabır ehliyiz; üç ay nedir ki, OHAL uzasa bile. Allah ülkemizi aydınlığa çıkarsın. Biz uyumayız; sabırla ve hem sözlü hem fiili duayla bekleriz. Mevzu vatan; gerisi ise teferruat.
Kaldı ki;
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak için;
Rüzgâr bekliyor! (A. Nihat Asya)
(*) Yazımın yayınlandığı saatlerde muhtemelen söz konusu miting gerçekleşmiş olacak. Dilerim hayra vesile olsun.
YORUMLAR