Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 27)
Yalnızca bir kaç dakikalığına bize hayat veren şeyleri dikkatlice düşündüğümüzde hayrete düşeriz. İnsan mucizevi büyüklükte galaksiler barındıran bir boşlukta, 300 milyar galaksiden birinin içinde bulunan, hayat için özel yaratılmış bir gezegende yaşar. Bu gezegen, yani Dünya, devasa boşluğun içinde hiç durmadan döner, milyarlarca yıldızdan yalnızca biri olan Güneş’in yolladığı ışınlar sayesinde ısınır. Besin, su ve azot döngüsü gerçekleşir; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizmalar, kısacası tüm canlılar sayısız sebep vesilesiyle yaşar. Milyarlarca ayrıntı bir arada, kusursuz bir şekilde Allah katından sunulur. Bu güzellik ve nimetlerin her biri ayrı bir yaratılış harikasıdır.
Allah insana hayatı süresince nimetler sunar. Her an kopyalanan DNA'sı, aldığı nefes, bedenine sürekli kan pompalayan kalbi, hayat kaynağı su, çeşitli yiyecekler gibi sayılamayacak detay vesilesiyle yaşamını sürdürür. İnsan, tüm bu nimetlerle birlikte kendi kusursuz yaratılışı üzerinde derin düşünmelidir.
Her canlı doğum anından ölene kadar hiç durmadan nefes alır. Ancak nefes almak yalnızca havayı içine çekip ardından dışarı bırakmak değildir. Solunan havanın tükenmemesi, bozulup, kirlenmemesi ve sürekli tazelenmesi, üzerinde düşünülmesi gereken önemli detaylardır.
Hiçbir canlı nefes almak için çaba göstermez. İnsanın hem etrafındaki hem de bedenindeki tüm koşullar rahatça nefes alabileceği yaratılıştadır. Solunan hava, Yüce Allah'ın yarattığı her yönden mükemmel bir düzen sayesinde korunur. Örneğin havadaki oksijenin (%21) ve su buharının yüzdesi, insanın var olmasına uygun özel şartlarla yaratılmıştır ve bu düzen kusursuz bir şekilde işler.
İnsan hayatı için hassas dengelerle yaratılmış olan Dünya, yine özel olarak yaratılmış suyla canlandırılmıştır. Kullanılan su, buharlaşarak havaya yükselir ve burada yeniden insanların kullanımına sunulacak şekilde yağmur olarak yeryüzüne iner. Suya özel olarak verilmiş bu özellikler sayesinde hep aynı suyu içer ve aynı suyu kullanırız. Su, Allah'ın “arıtılmış" olarak bize sunduğu en önemli nimetlerdendir.
… Biz, gökten tertemiz su indirdik; Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için. (Furkan Suresi, 48-49)
Sıvılar, ısıları düştükçe büzüşür, hacim kaybederler. Hacim azalınca, yoğunluk artar ve soğuk olan kısımlar daha ağırlaşır. Bu nedenle, sıvı maddelerin katı halleri daha ağırdır. Su ise, bilinen tüm sıvıların aksine, belirli bir ısıya (+4oC'ye) düşene kadar büzüşür, daha sonra birdenbire genleşmeye başlar. Donduğunda ise daha da genleşir. Bu nedenle suyun katı hali, sıvı halinden daha hafiftir. Buz, aslında suyun dibine batması gerekirken, su üstünde yüzer. Böylece buzun altında canlılık devam eder. Buz suyun üzerinde yüzmese, dünyadaki suyun çok büyük bölümü donacağından, göllerde ve denizlerde hiçbir canlı kalmazdı.
Yüce Allah, insanı ve onun etrafındaki tüm güzellikleri, tüm nimetleri sürekli olarak yaratır ve bunların her birinde mucizevi detaylar var eder. Allah, sonsuz ve üstün ilmi ile insanların henüz detaylarını keşfedemedikleri sayısız sistem yaratmış, her detayda da Kendi gücünü kanıtlayan güzellikler var etmiştir. Her şeyi, her an dilediği gibi takdir eden ve dilediği gibi yaratmaya gücü yeten Allah’ın kelimeleri asla tükenmez. Genelleme yaparak dahi sayamayacağımız tüm bu nimetleri dilediği anda da giderip yok edebilir.
Bizlere düşen, karşılıksız sunulan bu nimetlere ve güzelliklere şükretmek, Allah'ın gücü karşısındaki aczimizi, O’na muhtaç olduğumuzu bilmek ve yalnızca O'na yönelmektir.
Yüce Allah’ın tüm bu güzellikleri yaratmasındaki hikmetlerden biri, düşündürmektir. Dünyada Allah'ın dilemesiyle varız, Allah'ın dilemesiyle yaşıyoruz ve yine O’nun dilemesiyle ahiretteki sonsuz hayatımıza devam edeceğiz.
Allah'a dönecek olan –bazen bir bakteriden bile daha aciz- varlıklarız, dünyada yapıp ettiklerimizden ve Allah’ın sonsuz rahmetiyle bahşettiği tükenmeyen nimetlerden sorguya çekileceğiz. Bu kesinlikle unutmamamız gereken en önemli gerçektir…
Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra toprağı nasıl da diriltiyor. Bunun gibi ölüleri de diriltecektir. O her şeye gücü yetendir. (Rûm Suresi, 50)
Elif E. Bayraktar
Yalnızca bir kaç dakikalığına bize hayat veren şeyleri dikkatlice düşündüğümüzde hayrete düşeriz. İnsan mucizevi büyüklükte galaksiler barındıran bir boşlukta, 300 milyar galaksiden birinin içinde bulunan, hayat için özel yaratılmış bir gezegende yaşar. Bu gezegen, yani Dünya, devasa boşluğun içinde hiç durmadan döner, milyarlarca yıldızdan yalnızca biri olan Güneş’in yolladığı ışınlar sayesinde ısınır. Besin, su ve azot döngüsü gerçekleşir; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizmalar, kısacası tüm canlılar sayısız sebep vesilesiyle yaşar. Milyarlarca ayrıntı bir arada, kusursuz bir şekilde Allah katından sunulur. Bu güzellik ve nimetlerin her biri ayrı bir yaratılış harikasıdır.
Allah insana hayatı süresince nimetler sunar. Her an kopyalanan DNA'sı, aldığı nefes, bedenine sürekli kan pompalayan kalbi, hayat kaynağı su, çeşitli yiyecekler gibi sayılamayacak detay vesilesiyle yaşamını sürdürür. İnsan, tüm bu nimetlerle birlikte kendi kusursuz yaratılışı üzerinde derin düşünmelidir.
Her canlı doğum anından ölene kadar hiç durmadan nefes alır. Ancak nefes almak yalnızca havayı içine çekip ardından dışarı bırakmak değildir. Solunan havanın tükenmemesi, bozulup, kirlenmemesi ve sürekli tazelenmesi, üzerinde düşünülmesi gereken önemli detaylardır.
Hiçbir canlı nefes almak için çaba göstermez. İnsanın hem etrafındaki hem de bedenindeki tüm koşullar rahatça nefes alabileceği yaratılıştadır. Solunan hava, Yüce Allah'ın yarattığı her yönden mükemmel bir düzen sayesinde korunur. Örneğin havadaki oksijenin (%21) ve su buharının yüzdesi, insanın var olmasına uygun özel şartlarla yaratılmıştır ve bu düzen kusursuz bir şekilde işler.
İnsan hayatı için hassas dengelerle yaratılmış olan Dünya, yine özel olarak yaratılmış suyla canlandırılmıştır. Kullanılan su, buharlaşarak havaya yükselir ve burada yeniden insanların kullanımına sunulacak şekilde yağmur olarak yeryüzüne iner. Suya özel olarak verilmiş bu özellikler sayesinde hep aynı suyu içer ve aynı suyu kullanırız. Su, Allah'ın “arıtılmış" olarak bize sunduğu en önemli nimetlerdendir.
… Biz, gökten tertemiz su indirdik; Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için. (Furkan Suresi, 48-49)
Sıvılar, ısıları düştükçe büzüşür, hacim kaybederler. Hacim azalınca, yoğunluk artar ve soğuk olan kısımlar daha ağırlaşır. Bu nedenle, sıvı maddelerin katı halleri daha ağırdır. Su ise, bilinen tüm sıvıların aksine, belirli bir ısıya (+4oC'ye) düşene kadar büzüşür, daha sonra birdenbire genleşmeye başlar. Donduğunda ise daha da genleşir. Bu nedenle suyun katı hali, sıvı halinden daha hafiftir. Buz, aslında suyun dibine batması gerekirken, su üstünde yüzer. Böylece buzun altında canlılık devam eder. Buz suyun üzerinde yüzmese, dünyadaki suyun çok büyük bölümü donacağından, göllerde ve denizlerde hiçbir canlı kalmazdı.
Yüce Allah, insanı ve onun etrafındaki tüm güzellikleri, tüm nimetleri sürekli olarak yaratır ve bunların her birinde mucizevi detaylar var eder. Allah, sonsuz ve üstün ilmi ile insanların henüz detaylarını keşfedemedikleri sayısız sistem yaratmış, her detayda da Kendi gücünü kanıtlayan güzellikler var etmiştir. Her şeyi, her an dilediği gibi takdir eden ve dilediği gibi yaratmaya gücü yeten Allah’ın kelimeleri asla tükenmez. Genelleme yaparak dahi sayamayacağımız tüm bu nimetleri dilediği anda da giderip yok edebilir.
Bizlere düşen, karşılıksız sunulan bu nimetlere ve güzelliklere şükretmek, Allah'ın gücü karşısındaki aczimizi, O’na muhtaç olduğumuzu bilmek ve yalnızca O'na yönelmektir.
Yüce Allah’ın tüm bu güzellikleri yaratmasındaki hikmetlerden biri, düşündürmektir. Dünyada Allah'ın dilemesiyle varız, Allah'ın dilemesiyle yaşıyoruz ve yine O’nun dilemesiyle ahiretteki sonsuz hayatımıza devam edeceğiz.
Allah'a dönecek olan –bazen bir bakteriden bile daha aciz- varlıklarız, dünyada yapıp ettiklerimizden ve Allah’ın sonsuz rahmetiyle bahşettiği tükenmeyen nimetlerden sorguya çekileceğiz. Bu kesinlikle unutmamamız gereken en önemli gerçektir…
Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra toprağı nasıl da diriltiyor. Bunun gibi ölüleri de diriltecektir. O her şeye gücü yetendir. (Rûm Suresi, 50)
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR