Yalnızca Allah için yaşayan mümin, insanların gözünde ‘değer’ kazanmak amacıyla şeref ve saygınlık elde etmeyi asla düşünmez. Bilir ve korkar ki bu niyet, amellerinin geçersiz kılınmasına neden olabilir. Makam ve mevki sahibi olmaya karşı duyulan şiddetli tutku ve hırs aklı örter, insanı samimiyetten uzaklaştırır. Yalnızca nefsinin arzularının arkasında 'tutkuyla oyalanıp kendinden geçen' kişi, boş bir çaba gösterdiğini bir gün acı da olsa anlar.
Niyeti, plânı ve gerçek yüzü deşifre olan FETÖ lideri, makam hırsının insanı nasıl zelil bir duruma düşürdüğüne en ‘iyi’ ve yakın örnektir. Örgütünün Mehdi olarak gördüğü bu kişinin asıl amacı devletin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, bölgesel ve küresel bağlamda uygulanacak iç ve dış politikalarda belirleyici ana unsur olmak, dünyadaki tüm Müslümanları yönetmek ve sonunda da 'ruhani liderliğe' ulaşmaktı.
Bir cahiliye aldanışı olan makam ve mevki hırsı, samimi müminin asla kapılmayacağı nefsâni bir tutkudur. Derin bir imana sahip insan, "Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama sokarız." (Nisa Suresi, 31) ayetiyle bildirildiği üzere gerçek üstünlük ve onurun Allah Katında olduğunu bilir. Tek beklentisi ve umudu, Allah’ın hoşnutluğu için yaptığı salih ameller karşılığında, Allah Katında bahşedilecek onur ve üstünlük makamıdır.
Yapılan işte Allah rızası dışındaki dünyevi bir zaaf, özellikle de makam-mevki hırsı, rekabete ve kıskançlığa sebep olur, düşmanlığı körükler.
“… Kıskançlık ve hasedin sebebi; bir tek şeye çok eller uzanmasından ve bir tek makama çok gözler dikilmesinden ve bir tek ekmeği çok mideler istemesinden; birbirine zahmet verme olur, kavga olur, yarış sebebiyle gıptaya, sonra kıskançlığa düşerler. Dünyada bir tek şeye çoklar talib olduğundan ve dünyanın dar ve geçici olması sebebiyle insanın sınırsız arzularını tatmin edemediği için, rekabete düşüyorlar… Rekabet suretiyle Allah'ın sevgili kullarına karşı bir nevi düşmanlık taşımakla, Allah''ın rahmeti imkânını suçluyor... Ey ehl-i hakikat ve tarîkat! Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek gibidir. O defineyi omuzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir, memnun olurlar. (21.Lem’a)
Nefsin, ön plana çıkma hırsı ürkütücüdür.. Nefis, salih amellerde dahi kişiyi dünyevî bir hırsa sevk edebilir, akla uygun gibi görünen teviller yaptırabilir. Bu ön planda olma isteği, bu enaniyet, işin en güzel ve sonucu en hayırlı şekilde yapılmasından çok, insanı "bu işi yapan ben olayım" mantığına sürükler.
Bediüzzaman’ın bu nefsâni özellikle ilgili olarak,” fırsat bulup, kötü bir huy olan makam mevki sevgisine meylettirir, ihlası kaçırır, riya kapısını açar." (20.Lem’a) sözleriyle ifade ettiği gibi, enaniyet insanı mümin kardeşiyle rekabet içine, en kötüsü de riyaya sokar. Mümin kardeşinin de güzel ve başarılı bir işe talip olmasını istememek, onun ahiretine yarar sağlayacak bir işe vesile olmamak Kur’an’a uygun bir davranış değildir.
Makam, mevki ve şöhret gibi dünyevi değerleri gözetmek, insanı yalnızca Allah'ın hoşnutluğunu amaçlayarak, samimi çaba göstermekten alıkoyar. Gerçek anlamda insanı üstün kılan şey, Allah’tan korkup sakınmak ve O’nun sınırlarını korumak anlamındaki takvadır.
Yükselme ve makam hırsı, tatmin olmaz tanınma, beğenilme, kendinden bahsedilme, dehşetli kıskançlık, sınır tanımaz öfke, kin ve düşmanlık, çıkarları doğrultusunda siyasete yön verme çabası, rakip olabilecek herkesi bertaraf etmeye ve bunu kalkışmayla, silahla, şiddetle ve kan dökerek gerçekleştirmeye çalışmak Süfyanî özelliklerdir.
Mensuplarınca 'kainat imamı' ve 'mehdi' olarak kabul edilen Gülen’in, hakkındaki dosyalara giren talimatlarındaki mehdi yorumu: “Dünya zulümle dolduğunda mesih gelir. Kötü günler icat edelim, gerilimi arttıralım. Hz. Mehdi gerilim döneminde gelir." http://www.haber7.com/guncel/haber/2041694-fethullah-gulenden-hz-mehdi-talimati
Evet, Mehdi(as) gerilimlerin, karmaşanın dünyayı tamamen sardığı dönemde gelecektir ancak o sevgi insanıdır, muhabbet insanıdır. Siyasetle uğraşmayacaktır. Ismarlama ile Mehdi olunmaz. Parayla, malla-mülkle ve makamla Mehdi olunmaz. Mehdi olarak doğulur. Olayları düzenleyen, plânlayan ve ince ince uygulayan Allah, kaderde kimi belirlemişse Mehdi(as) odur.
Hz. Mehdi (as) gönül insanıdır. Asla “dünyaya gönül bağlamayan ve bunun için de taş üstüne taş yığmayan bir insandır.” (El-Mehdiyy-il Mev'ud, c. 1, s. 280 ve 300)
Dünyada sahip olunan zenginlik, mal-mülk yalnızca Allah'a aittir. Her insan hayatı boyunca çalışıp kazandığı her şeyi ölümüyle birlikte ardında bırakır. O muhteşem servetini kendisinden bilen Karun'u konağıyla birlikte yerin dibine geçirmedi mi Allah?.. Gerçek makam Allah Katındadır.
"İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver"... (Yunus Suresi, 2)
YORUMLAR