Özellikle son dönemlerde ülkece çok çalkantılı dönemlerden geçiyoruz. Politikanın insanları adeta öğüten, sivrilten ve birer ‘militan’ haline getiren kirli yanından her ne kadar uzak durmaya çalışsanız da kendinizi bir şekilde politik tartışmaların içinde buluyorsunuz.
Ülkemizde senelerdir süren huzursuzluğun asıl kaynağı terör ve dolayısıyla PKK’dır. Terör örgütü son dönemde kahraman silahlı kuvvetlerimiz ve MİT tarafından yürütülen, yurt içinde ve yurt dışında tepesine inen ve halâ devam eden operasyonlarla ağır darbe aldı, yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi, lojistik altyapısı imha edildi, bitme noktasına geldi. Bu konudaki yazıların, sosyal paylaşım sitelerindeki buna dair paylaşımların altında, bir kesimin olumsuz tepkilerini görüyor, sınırı aşan uygunsuz üslûpta ifadelere maruz kalındığına şahit oluyoruz.
Her ne kadar ısrarla gerçek kimliğini gizlemeye çalışıyor olsa da PKK'nın, YPG’nin ya da adı her ne ise Marksist-Leninist-Darwinist bir örgüt olduğu açık. Hedefi de Kürt vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine kavuşması değil güney sınırımızda komünist bir terör devleti oluşturmak. Toplum, ölüm makinesi olan örgüt militanlarının, “Kürt Halkı adına savaşan, Kürt milliyetçisi gerillalar” olduğu imajıyla halâ yandaşları tarafından aldatılmaya çalışılıyor. Hareket etnik değil, komünist ve dinsiz bir hareket oysa.
Terör kuyularının neredeyse kuruduğunu ve örgüt hedefinin bir ütopyaya dönüştüğünü görünce, hainler Türkiye'ye itibar kaybettirmek ve mevcut iktidarı gayrimeşru hale getirmek için iftiralara başladılar. “Türkiye DEAŞ'a yardım ediyor, Türk ordusu sivilleri katlediyor” yalanları gibi Türkiye'yi uluslararası müdahalelere açık hale getirmek adına iftira kampanyalarına giriştiler.
Geçen ay PKK'nın yayın organı, ne olduğu belli olmayan birtakım görüntülerle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sınır ötesi operasyonda kimyasal silah kullanmakla suçladı. Ardından PKK'nın siyasi kolu HDP, bu görüntülerden hareketle Birleşmiş Milletler ve Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü'ne çağrıda bulundu.
HDP'li kimi vekiller PKK'nın kanallarında, "İşgalci Türk devleti 17 gerillayı kimyasal silahla şehit etti" başlığı altında iftiralara devam etti.
HDP eşbaşkanının cezaevinden yaptığı, uluslararası bir heyetin konuyu araştırmak için bölgeye gitmesi gerektiği çağrısına cevap CHP’li bazı vekillerden geldi. TTB Başkanı, terörist PKK’nın kanalında, görüntüleri izlediğini ve kimyasal silah kullanıldığı teşhisini koyduğunu açıkladı.
Ne yazık ki organize kötülerin organize iftira ve yalan operasyonu içindeyiz. Ve yine ne yazık ki iktidara muhalefet ederken ülkeye muhalefet eden bir güruhla karşı karşıyayız.
Aslında maksat ve niyet ortada. Milli Savunma Bakanı S. Hulusi Akar’ın ifade ettiği gibi; “Ne zaman terör örgütü çöküş sürecine girdi, büyük kayıplar vermeye başladı, bir çıkış yolu, yöntemi olarak iftira, karalama yoluna gitmeye çalıştılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısını karalamaya, insanların zihninde bulanıklık oluşturmaya çalışıyorlar. Özellikle yurt dışında bir algı oluşturmaya yönelik 'çamur at izi kalsın' anlayışından hareketle, ne ahlaki, ne hukuki, ne insani değerlere uymayacak söylemlerde bulunuyorlar, iftira atıyorlar. Bunların kabul edilmesi asla söz konusu değil. Bizim uluslararası hukuka saygımız, bunun da ötesinde inançlarımız, insani, manevi değerlerimiz var. Biz uluslararası hukuk ötesinde, uygulamalar yapıyoruz. Operasyonlarında Mehmetçik, sivillere, masum insanlara, tarihi, dini, kültürel yapılara, çevreye zarar gelmemesi için diğer hiçbir ülke ordusunun göstermediği duyarlılığa sahip. Hem planlama hem icra safhasında bu duyarlılığı gösteriyoruz. Bununla ilgili ülkemizin, bu vatanın evlatlarının, anayasal kurumlarının açık ve net şekilde tavrını göstermesi, tarafını belli etmesi lazım. Buna müsaade etmemeleri lazım.”
Geçen hafta PKK/YPG'li teröristlerin İstanbul İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirdiği ve 6 vatandaşımızın hayatını kaybedip 81'inin de yaralandığı bombalı saldırı sonrası, kaostan beslenen güruh, teröre mazeret üretmeye ve güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini zaafa uğratmaya çalışan yaklaşımlar ve tavırlar sergiledi. Sadece 1984 senesinden bu yana 5.724 sivil vatandaşımızı, 675 polisimizi, 5.945 askerimizi, 1.556 güvenlik korucumuzu şehit eden kalleş terör örgütü PKK için, “PKK sivilleri katletmez” diyen onursuzlar bile oldu.
Bir dönem yine Kobani’deki olaylar bahane edilip ve elde delil olmaksızın, ülkemiz DEAŞ’ı desteklemekle suçlanmış, Twitter’da ülkemiz hakkında terörist Türkiye etiketi açılmıştı. Kobani olaylarında halkı sokağa dökmüştü bu zihniyet. Bu günlerde de dünya çapında Türkiye aleyhine propaganda yapıyor. Elbette iç ve dış hainlere karşı millet olarak tavrımızı koyuyoruz, koyacağız!
35 yıldır en kanlı terör eylemlerini sürdüren kahpe teröristlerin ve yancılarının, terörü uluslararası destekle aklama gayretine seyirci kalacaktık? PKK sosyal medyada klasik demagojilerle herkesi susturma peşinde iken, vatanını seven insanlar suskun kalır mı?
Milyonlarca insana sınırlarını ve kucağını açan, yemeğini paylaşan ülkeye terörist demek onursuzluk ve şerefsizlik değil de nedir? Türkiye, düşmanlarının iddia ettiği gibi terörist değil, terör zulmünden kaçan mazlumlara kucak açan ülkedir.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yaşanan krizler konusunda sergilediği iyi niyet ve yaptığı fedakârlık ortada iken, içeride ve dışarıda bir takım çevreler ısrarla farklı bir görüntü verme çabası içinde. Kimse bizden terör eylemi faillerinin ve yancılarının şımarıklığına ve azgınlığına göz yummamızı beklemesin.
Türkiye’de barışı tehdit eden en önemli örgüt PKK’dır. Düşmanı doğru tespit etsin kimileri. Don Quichotte gibi yel değirmenleriyle değil, asıl düşmanla mücadele etsin.
Bölgede yeniden bir harita oluşturmak için uluslararası derin güçlerin güçlendirmeye çalıştığı piyondur PKK. Prof. Yasar Hacısalihoğlu’nun ifade ettiği gibi, “Terör, devletlerarası güç mücadelesinin silahlı diplomatik yoludur.” Terörün arkasındaki güçler, bundan yüz yıl önce ülkemizi işgal eden emperyalistlerdir.
Emperyalist odakların piyonu, kin ve nefret kusarak her durumdan siyasi rant çıkarma peşinde, nefes almadan yaydıkları yalan ve iftira dalgalarının şiddetiyle tsunami oluşturmaya çalışan terör yandaşları, sevicileri, birlikte iş tutanları, sosyal medyadaki fareleri! Kahpesiniz, kalleşsiniz, şerefsizsiniz! Bu devlete, bu ülkeye, bu millete diz çöktüremeyeceksiniz! Allah'ın laneti teröristlerin, yancılarının, piyonlarının üzerine olsun. Allah devletimize zeval vermesin, ülkemizi esirgesin.
Yazımı tamamladığım gece TSK, Suriye ve Kuzey Irak'a "Pençe Kılıç" hava harekatı başlattı. MSB'den yapılan açıklamada, "Hesap zamanı! Alçaklardan hain saldırıların hesabı soruluyor!" ifadeleri kullanıldı. Öte yandan hava harekâtının ilk görüntüleri, "Terör yuvaları tam isabet vuruşlarla yerle bir ediliyor" sözleri ile paylaşıldı. Bakan H. Akar, "Teröristlerin mağaraları başlarına yıkıldı" açıklamasını yaptı. Allah askerimizin yardımcısı olsun.
Elif E. Bayraktar
Ülkemizde senelerdir süren huzursuzluğun asıl kaynağı terör ve dolayısıyla PKK’dır. Terör örgütü son dönemde kahraman silahlı kuvvetlerimiz ve MİT tarafından yürütülen, yurt içinde ve yurt dışında tepesine inen ve halâ devam eden operasyonlarla ağır darbe aldı, yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi, lojistik altyapısı imha edildi, bitme noktasına geldi. Bu konudaki yazıların, sosyal paylaşım sitelerindeki buna dair paylaşımların altında, bir kesimin olumsuz tepkilerini görüyor, sınırı aşan uygunsuz üslûpta ifadelere maruz kalındığına şahit oluyoruz.
Her ne kadar ısrarla gerçek kimliğini gizlemeye çalışıyor olsa da PKK'nın, YPG’nin ya da adı her ne ise Marksist-Leninist-Darwinist bir örgüt olduğu açık. Hedefi de Kürt vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine kavuşması değil güney sınırımızda komünist bir terör devleti oluşturmak. Toplum, ölüm makinesi olan örgüt militanlarının, “Kürt Halkı adına savaşan, Kürt milliyetçisi gerillalar” olduğu imajıyla halâ yandaşları tarafından aldatılmaya çalışılıyor. Hareket etnik değil, komünist ve dinsiz bir hareket oysa.
Terör kuyularının neredeyse kuruduğunu ve örgüt hedefinin bir ütopyaya dönüştüğünü görünce, hainler Türkiye'ye itibar kaybettirmek ve mevcut iktidarı gayrimeşru hale getirmek için iftiralara başladılar. “Türkiye DEAŞ'a yardım ediyor, Türk ordusu sivilleri katlediyor” yalanları gibi Türkiye'yi uluslararası müdahalelere açık hale getirmek adına iftira kampanyalarına giriştiler.
Geçen ay PKK'nın yayın organı, ne olduğu belli olmayan birtakım görüntülerle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sınır ötesi operasyonda kimyasal silah kullanmakla suçladı. Ardından PKK'nın siyasi kolu HDP, bu görüntülerden hareketle Birleşmiş Milletler ve Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü'ne çağrıda bulundu.
HDP'li kimi vekiller PKK'nın kanallarında, "İşgalci Türk devleti 17 gerillayı kimyasal silahla şehit etti" başlığı altında iftiralara devam etti.
HDP eşbaşkanının cezaevinden yaptığı, uluslararası bir heyetin konuyu araştırmak için bölgeye gitmesi gerektiği çağrısına cevap CHP’li bazı vekillerden geldi. TTB Başkanı, terörist PKK’nın kanalında, görüntüleri izlediğini ve kimyasal silah kullanıldığı teşhisini koyduğunu açıkladı.
Ne yazık ki organize kötülerin organize iftira ve yalan operasyonu içindeyiz. Ve yine ne yazık ki iktidara muhalefet ederken ülkeye muhalefet eden bir güruhla karşı karşıyayız.
Aslında maksat ve niyet ortada. Milli Savunma Bakanı S. Hulusi Akar’ın ifade ettiği gibi; “Ne zaman terör örgütü çöküş sürecine girdi, büyük kayıplar vermeye başladı, bir çıkış yolu, yöntemi olarak iftira, karalama yoluna gitmeye çalıştılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısını karalamaya, insanların zihninde bulanıklık oluşturmaya çalışıyorlar. Özellikle yurt dışında bir algı oluşturmaya yönelik 'çamur at izi kalsın' anlayışından hareketle, ne ahlaki, ne hukuki, ne insani değerlere uymayacak söylemlerde bulunuyorlar, iftira atıyorlar. Bunların kabul edilmesi asla söz konusu değil. Bizim uluslararası hukuka saygımız, bunun da ötesinde inançlarımız, insani, manevi değerlerimiz var. Biz uluslararası hukuk ötesinde, uygulamalar yapıyoruz. Operasyonlarında Mehmetçik, sivillere, masum insanlara, tarihi, dini, kültürel yapılara, çevreye zarar gelmemesi için diğer hiçbir ülke ordusunun göstermediği duyarlılığa sahip. Hem planlama hem icra safhasında bu duyarlılığı gösteriyoruz. Bununla ilgili ülkemizin, bu vatanın evlatlarının, anayasal kurumlarının açık ve net şekilde tavrını göstermesi, tarafını belli etmesi lazım. Buna müsaade etmemeleri lazım.”
Geçen hafta PKK/YPG'li teröristlerin İstanbul İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirdiği ve 6 vatandaşımızın hayatını kaybedip 81'inin de yaralandığı bombalı saldırı sonrası, kaostan beslenen güruh, teröre mazeret üretmeye ve güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini zaafa uğratmaya çalışan yaklaşımlar ve tavırlar sergiledi. Sadece 1984 senesinden bu yana 5.724 sivil vatandaşımızı, 675 polisimizi, 5.945 askerimizi, 1.556 güvenlik korucumuzu şehit eden kalleş terör örgütü PKK için, “PKK sivilleri katletmez” diyen onursuzlar bile oldu.
Bir dönem yine Kobani’deki olaylar bahane edilip ve elde delil olmaksızın, ülkemiz DEAŞ’ı desteklemekle suçlanmış, Twitter’da ülkemiz hakkında terörist Türkiye etiketi açılmıştı. Kobani olaylarında halkı sokağa dökmüştü bu zihniyet. Bu günlerde de dünya çapında Türkiye aleyhine propaganda yapıyor. Elbette iç ve dış hainlere karşı millet olarak tavrımızı koyuyoruz, koyacağız!
35 yıldır en kanlı terör eylemlerini sürdüren kahpe teröristlerin ve yancılarının, terörü uluslararası destekle aklama gayretine seyirci kalacaktık? PKK sosyal medyada klasik demagojilerle herkesi susturma peşinde iken, vatanını seven insanlar suskun kalır mı?
Milyonlarca insana sınırlarını ve kucağını açan, yemeğini paylaşan ülkeye terörist demek onursuzluk ve şerefsizlik değil de nedir? Türkiye, düşmanlarının iddia ettiği gibi terörist değil, terör zulmünden kaçan mazlumlara kucak açan ülkedir.
Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yaşanan krizler konusunda sergilediği iyi niyet ve yaptığı fedakârlık ortada iken, içeride ve dışarıda bir takım çevreler ısrarla farklı bir görüntü verme çabası içinde. Kimse bizden terör eylemi faillerinin ve yancılarının şımarıklığına ve azgınlığına göz yummamızı beklemesin.
Türkiye’de barışı tehdit eden en önemli örgüt PKK’dır. Düşmanı doğru tespit etsin kimileri. Don Quichotte gibi yel değirmenleriyle değil, asıl düşmanla mücadele etsin.
Bölgede yeniden bir harita oluşturmak için uluslararası derin güçlerin güçlendirmeye çalıştığı piyondur PKK. Prof. Yasar Hacısalihoğlu’nun ifade ettiği gibi, “Terör, devletlerarası güç mücadelesinin silahlı diplomatik yoludur.” Terörün arkasındaki güçler, bundan yüz yıl önce ülkemizi işgal eden emperyalistlerdir.
Emperyalist odakların piyonu, kin ve nefret kusarak her durumdan siyasi rant çıkarma peşinde, nefes almadan yaydıkları yalan ve iftira dalgalarının şiddetiyle tsunami oluşturmaya çalışan terör yandaşları, sevicileri, birlikte iş tutanları, sosyal medyadaki fareleri! Kahpesiniz, kalleşsiniz, şerefsizsiniz! Bu devlete, bu ülkeye, bu millete diz çöktüremeyeceksiniz! Allah'ın laneti teröristlerin, yancılarının, piyonlarının üzerine olsun. Allah devletimize zeval vermesin, ülkemizi esirgesin.
Yazımı tamamladığım gece TSK, Suriye ve Kuzey Irak'a "Pençe Kılıç" hava harekatı başlattı. MSB'den yapılan açıklamada, "Hesap zamanı! Alçaklardan hain saldırıların hesabı soruluyor!" ifadeleri kullanıldı. Öte yandan hava harekâtının ilk görüntüleri, "Terör yuvaları tam isabet vuruşlarla yerle bir ediliyor" sözleri ile paylaşıldı. Bakan H. Akar, "Teröristlerin mağaraları başlarına yıkıldı" açıklamasını yaptı. Allah askerimizin yardımcısı olsun.
Elif E. Bayraktar
YORUMLAR